Eş'arî, el-İbâne fî Usûl'id Diyâne isimli kitabındaki İstivâ Babı'nda ise şöyle dedi: "Şayet şöyle denilecek olursa: İstiva hakkında görüşünüz nedir? Ona şöyle denilir: Şüphesiz Allâh arşının üzerine istivâ etmiştir. Nitekim Allâhu Teâlâ şöyle buyurmuştur:﴿الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى﴾
"Rahmân arşa istivâ etti." (Tâ Hâ, 20/5)Yine şöyle buyurdu:﴿إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ﴾
"Güzel sözler O'na yükselir." (Fâtır, 35/10)Yine şöyle buyurdu:﴿بَلْ رَفَعَهُ اللهُ إِلَيْهِ﴾
"Bilakis Allâh onu, kendi katına kaldırmıştır." (en-Nisâ, 4/158)Firavun'dan naklederek şöyle buyurdu:﴿يَاهَامَانُ ابْنِ لِي صَرْحًا لَعَلِّي أَبْلُغُ الْأَسْبَابَ ۞ أَسْبَابَ السَّمَاوَاتِ فَأَطَّلِعَ إِلَى إِلَهِ مُوسَى وَإِنِّي لَأَظُنُّهُ كَاذِبًا﴾
"Ey Hâmân, bana yüksek bir kule yap; belki yollara, göklerin yollarına erişirim de Mûsâ'nın İlâhı'nı görürüm! Doğrusu ben onu, yalancı sanıyorum..." (Gâfir, 40/36-37)Firavun, Mûsâ Aleyh'is Selâm'ın "Allâh semaların üstündedir" sözünü yalanladı.Allâh Azze ve Celle yine şöyle buyurmaktadır:﴿أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ أَنْ يَخْسِفَ بِكُمُ الْأَرْضَ فَإِذَا هِيَ تَمُورُ﴾
"Gökte olanın, sizi yere batırıvermeyeceğinden emin misiniz? O zaman yer sarsıldıkça sarsılır." (el-Mulk, 67/16)Semavatın üzerinde arş bulunmaktadır, arş da semavatın üzerinde olduğu için şöyle buyurdu:﴿أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ﴾
"Gökte olandan emin misiniz?" (el-Mulk, 67/16)Zira Allâh, semanın üstündeki arşa istivâ etmiştir. Her yukarıda olan semadır. Arş da semaların en yukarısıdır. Allâh, şöyle buyurduğunda:﴿أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ﴾
"Gökte olandan emin misiniz?" (el-Mulk, 67/16)Bundan bütün gökleri kastetmemektedir, göklerin en yukarısı olan arşı kastetmektedir."[235]Dedi ki: "Görüyoruz ki; bütün Müslümanlar dua ederken ellerini semaya doğru kaldırıyorlar. Çünkü Allâh, göklerin yukarısında olan arşın üzerine istivâ etmiştir. Eğer Allâh, arşın üzerinde olmasaydı, Müslümanlar ellerini arşa doğru kaldırmazlardı.Mu'tezile, Cehmiyye ve Harûriyye'den bazıları, istivâ kelimesinin istilâ etti, mâlik oldu ve kahretti anlamında olduğunu ve Allâhu Teâlâ'nın her yerde olduğunu söylerler. Allâh'ın arş üzerinde oluşunu inkâr ettiler. İstivayı kudretle açıklarlar. Eğer dedikleri gibi olsaydı, arş ile yedinci arz arasında bir fark olmazdı. Çünkü Allâh her şeye kadirdir. Aynı şekilde eğer Allâh'ın arşa istivâsı, istilâ anlamında olsaydı, o zaman "O her şeyin üzerine istivâ etmiştir" denilmesi de caiz olurdu. Müslümanlardan hiç kimse "Allâh helalara ve tuvaletlere istivâ etmiştir" demeyi caiz görmez. Böylelikle, arşın üzerine istivâ etmenin, istila etmek olarak açıklanmasının batıl olduğu ortaya çıkmıştır." [236] Daha sonra bunun dışında Kitaptan, sünnetten ve aklî deliller zikretti.El-İbâne kitabı, Ebu'l Hasan'ın en meşhur eserlerinden birisidir. Bu eseri Hâfız İbnu Asâkir şöhrete kavuşturmuş, ona itimat etmiştir ve İmam Muhyiddîn en-Nevevî, kendi el yazısıyla bu eserin nüshasını çıkarmıştır.
[235] Eş'arî, el-İbâne fî Usûl'id Diyâne, Dâr'ul Fadîle, sf. 405-408.
[236] Eş'arî, el-İbâne fî Usûl'id Diyâne, Dâr'ul Fadîle, sf. 409-413.