Tevhide Davet

MÜŞRİKLER, RUBÛBİYYET TEVHÎDİNİ İKRÂR EDİP ULÛHİYYET TEVHÎDİNİ REDDEDER!

Başlatan Subul’us Selâm, 14.09.2022, 01:27

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm


Müşrikler, Rubûbiyyet Tevhîdini İkrâr Edip Ulûhiyyet Tevhîdini Reddeder!

Takiyy'ud Dîn el-Makrîzî Rahimehullâh (854H)1

Hiç kuşku yok ki müşrikler Rubûbiyyet Tevhîdini inkâr etmiyordu, aksine Allâh Subhânehu'nun onları yegâne yaratan olduğu, gökleri ve yeri yaratan olduğu, âlemin hepsinin idaresini üstlenen olduğunu ikrar ediyorlar. Müşrikler ancak İlâhiyyet ve Muhabbet Tevhîdini inkâr ediyorlardı, nitekim Allâhu Teâlâ onlardan naklederek şöyle buyurdu:

"İnsanlar arasında Allâh'ı bırakıp da O'na ortak koşanlar vardır. Onları, Allâh'ı severcesine severler. Mü'minlerin Allâh'a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir." (el-Bakara, 2/165)

Ne zamanki onlar bu tevhîdde Allâh ile başkalarını eş tuttular, o zaman müşrik oldular. Nitekim Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar." (el-En'âm, 6/1)

Eksiklik ve noksanlıklardan münezzeh olan Yüce Allâh, İlâhiyyet Tevhîdi ile şirkten uzaklaşmanın keyfiyetini ve Allâhu Teâlâ'nın veli olarak, hakem olarak ve rabb olarak birlenmeye hak sahibi olduğunu kullarına öğretti. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Allâh'tan başkasını veli mi edineceğim..." (el-En'âm, 6/14)

Yine şöyle buyurmaktadır:

"Allâh'tan başka bir hakem mi arayacağım..." (el-En'âm, 6/114)

Allâhu Teâlâ yine şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Ben Allâh'tan başka bir Rabb mi arayayım..." (el-En'âm, 6/164)

Allâh'tan başka hiçbir veli, hakem veya rabb yoktur. Herkim Allâh ile başkasını bir tutarsa, Allâh'ın Rubûbiyyeti hususunda Allâh'ı birlese de Allâh'ın Ulûhiyyetinde şirk koşmuştur. Rubûbiyyet Tevhîdi hususunda hem mümin hem kâfir bütün mahlûkat bir araya gelmiştir. İlâhiyyet Tevhîdi ise müminler ve müşriklerin yollarının ayrıldığı noktadır. Bu yüzden de İslâm Kelime'si, "La İlahe İllallâh"dır. Eğer "La Rabbe İllallâh" derse, muhakkikler nezdinde yine de geçerlidir. Ulûhiyyet Tevhîdi kullardan istenilen şeydir. Bu yüzden de "Allâh" lafzının aslı, doğru görüş olan Sibeveyh'in ve şaz kalanları dışında ashabının cumhurunun görüşüne göre "İlah" kelimesinden türemiştir.

"İlah" hakkında kararlaştırdıklarımız ve tüm kemal sıfatları onda bir arada toplandığı için İlahın Mahbûb (sevilen) olduğu göz önünde bulundurulunca, Allâh: Esma-i Hüsna ve yüce sıfatların manalarının hepsini kapsayıcı bir isimdir ve müşriklerin de inkâr ettiğidir. Rabb Subhânehu ve Teâlâ da müşriklerin Allâh'ın Rubûbiyyetini tevhîd etmeleriyle müşriklere Ulûhiyyet Tevhîdi hususunda ihticac ediyor. Nitekim Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"De ki: "Hamd Allâh'a mahsustur. Selâm onun seçtiği kullarına." Allâh mı daha hayırlıdır, yoksa onların ortak koştukları mı? Yahut gökleri ve yeri yaratan ve size gökten yağmur indirip, onunla, ağaçlarını sizin yetiştiremeyeceğiniz gönül alıcı güzel bahçeler meydana getiren mi? Allâh ile birlikte başka ilah mı var!? Hayır, onlar (Allâh'a) eş tutan bir kavimdir." (en-Neml 27/59-60)

Ne zamanki Allâhu Teâlâ ayetlerinden birkaçını zikretti, peşine şöyle buyurdu: "Allâh ile birlikte başka ilah mı var!?" Allâh Subhânehu ve Teâlâ burada, müşriklerin Rubûbiyyet değil, Ulûhiyyet Tevhîdini ispat etme hususunda duraksadıklarını belirtmektedir. Oysa müşriklerden bazıları da Rubûbiyyet hususunda şirk koşmaktadır ki bu husus İnşâllâhu Teâlâ ileride gelecektir.

Özetle, Allâhu Teâlâ İlâhiyyeti inkâr edenlere karşı Rubûbiyyeti tasdik etmeleriyle ihticac etmektedir.




1- Makrîzî, Tecrîd'ut Tevhîd'il Mufîd, sf. 7-9.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳