Tevhide Davet

KÜFRÜN RÜKÜNLERİ | İBN'UL KAYYİM EL-CEVZİYYE RAHİMEHULLÂH

Başlatan Subul’us Selâm, 13.09.2022, 02:22

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm


Küfrün Rükünleri

İbn'ul Kayyim el-Cevziyye Rahimehullâh1

Küfrün rükünleri dörttür: Kibir, haset, gazap ve şehvet.

Boyun eğmek, kibri engeller. Nasihati kabul etmek ve onu kabul etmek için tüm gayreti sarf etmek de hasedi engeller. Adalet, gazabı engeller. Kendini ibadete adamak da şehveti engeller.
Kibrin rüknü yıkıldığında, kişi için boyun eğmesi kolaylaşır. Hasedin rüknü yıkıldığında, kişi için nasihati kabul etmek ve onu kabul etmek için tüm gayreti sarf etmek kolaylaşır. Gazap rüknü yıkıldığında, kişi için adalet ve tevazu kolaylaşır. Şehvet rüknü yıkıldığında, sabır, iffet ve ibadet kişi için kolaylaşır.

Dağların yerlerinden ayrılması, bu dört hasletin kendisine duçar olan birinden ayrılmasından daha kolaydır, özellikle de bunlar kökleşmiş hasletler, melekeler ve sabitleşmiş sıfatlar olduysa. Zira bunların bulunmasıyla kişinin hiçbir ameli kesinlikle istikamet üzere olmaz ve bunların varlığıyla kişinin nefsi tezkiye de olmaz. Kişi her ne zaman bir amel hususunda çaba sarf etse, bu dört haslet o ameli ifsat eder. Bütün afetler bunlardan türemiştir. Bunlar kalpte hâkim olduklarında, kişiye bâtılı hak suretinde, hakkı da bâtıl suretinde, iyiyi kötü suretinde, kötüyü de iyi suretinde gösterir. Dünyayı ona yakınlaştırırlar ve ahireti ondan uzaklaştırırlar.

Ümmetlerin küfrünü düşündüğün zaman görürsün ki, onların küfrü bu hasletlerden kaynaklanır ve azap, bu hasletlerin üzerine iner. Azabın hafifliği ve şiddeti, bunların hafifliğine ve şiddetine göredir. Dolayısıyla her kim bu hasletler için nefsine geçiş yolu açarsa, er geç bütün şer kapıları kendisi için açılmıştır. Her kim de bunları nefsi için kilitlerse, şerlerin kapıları da kendisi için kapanır. Kuşkusuz bu hasletler Allâh'a boyun eğmeyi, ihlâsı, tövbeyi, Allâh'a yönelmeyi, hakkı ve Müslümanların nasihatini kabul etmeyi ve Allâh'a ve yaratmış olduklarına karşı mütevazı olmayı engeller.

Bu dört hasletin ortaya çıkması, kişinin Rabbi hususundaki ve nefsi hususundaki cehaletinden kaynaklanır. Çünkü o, Rabbini kemal ve yüce sıfatlarıyla tanımış olsaydı ve kendi nefsini eksiklik ve afetlerle tanımış olsaydı, kibirlenmezdi, nefsi için gazaplanmazdı ve hiç kimseye -Allâh'ın bahşettiği şeyler sebebiyle- haset etmezdi. Çünkü haset, gerçekte Allâh'a düşmanlığın bir çeşididir. Zira bu kişi Allâh'ın kuluna bahşettiği nimeti hoş görmez, oysa Allâh onu sever ve bu kişi, bu nimetin yok olmasını sever, oysa Allâh bunu hoş görmez. Böylelikle hasetçi, Allâh'ın kazası, kaderi, sevmesi ve hoş görmemesi hususunda Allâh'a karşı çıkmaktadır. İblis'in hakiki anlamda Allâh'ın düşmanı olmasının sebebi budur. Çünkü onun günahı, kibir ve hasetten kaynaklanmıştı.

Bu iki hasleti söküp atmak Allâh'ı bilmekle, O'nu tevhid etmekle, O'ndan ve O'nun için razı olmakla ve O'na yönelmekle olur.

Gazabı söküp atmak, nefsi bilmekle ve nefis için gazaplanıp intikam almayı hak etmediğini bilmekle olur. Zira gazap, nefsi rıza ile seçmek ve onu yaratıp yoktan var edene karşı da gazap etmektir. Bu afetin kendisiyle def edildiği şeylerden en büyüğü, nefsi Allâh için gazaplanıp O'nun için razı olmaya alıştırmaktır. Allâh için gazaplanıp O'nun için razı olmaktan bir şey nefse ne zaman girse, bunun mukabili olan nefis için gazaplanıp nefis için razı olmak çıkar, aksi de böyledir.

Şehvete gelince, bunun ilacı, nefse şehvetin verilmesinin ondan mahrum olmasının ve men edilmesinin en büyük sebebi olduğu ve onu korumanın ona ulaşmanın en büyük sebebi olduğuna dair ilmin ve marifetin sıhhatidir. Bundan dolayı, sen nefsin için şehvetler kapısını her açtığında, nefsinin onlardan mahrum kalması için çaba sarf etmiş olursun. Nefsin için şehvetler kapısını her kapattığında, en kâmil şekilde nefsinin onlara ulaşması için çaba sarf etmiş olursun.

Gazap, yırtıcı hayvan gibidir. Sahibi onu serbest bırakırsa ilk olarak sahibini yer. Şehvet ateş gibidir. Sahibi onu alevlendirdiğinde ilk olarak sahibini yakar. Kibir ise, kralın, kölesiyle tartışması gibidir. Seni helak etmese bile yanından kovar. Haset ise, senden daha güçlü olan bir kimseye karşı düşmanlık etme menzilesindedir.

Şeytan, şehvetine ve gazabına karşı galip olan kimsenin gölgesinden ayrılır. Her kime de şehveti ve gazabı galip gelecek olursa, o kimseyi de hayalinden ayırır.




1- İbn'ul Kayyim, el-Fevâid, Atâ'ât'ul İlm, 1/231-232.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (1)