Zamanındaki Şâfi'îlerin İmamı Ebu'l Abbâs bin Surayc Radiyallâhu Anh'ın Görüşünün ZikriEbu'l Kâsım Sa'd bin Alî bin Muhammed ez-Zencânî, Mekke'de kendisine sorulan meselelere verdiği cevaplarda dedi ki:"Evvelde, ahirde, zahirde, batında ve herhâlde hamd Allâh'a mahsustur. Allâh'ın salatı, Muhammed-i Mustafâ'nın, ashabından ve ailesinden en hayırlı ve temiz olanların üzerine olsun.Allâh seni tevfikiyle desteklesin, Kitap ve sünnette varid olan sıfatlar hususunda selefin ve de halefin salih olanlarının mezhebi olarak, bana göre sahih olanın ne olduğuna dair açıklamalarda bulunmamı istedin. Allâhu Teâlâ'dan hayırlı olanı takdir buyurmasını dileyerek, fukaha imamlarından birisinin cevabı ile sana cevap veriyorum ki bu, Ebu'l Abbâs bin Surayc Rahimehullâh'tır.Ona bu soruya benzer bir soru sorulduğunda cevaben şöyle dedi:Derim ki -tevfik Allâh'tandır-: Akılların Allâh'ı misallendirmesi, vehimlerin O'nu sınırlandırması, zanların O'nunla alakalı kesin kanaat belirlemesi, kalplerin O'nun hakkında derinleşmesi, nefislerin O'nu düşünmesi, fikirlerin O'nu kuşatması, Kitabı'nda veya Rasûlü Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in dilinde kendisini nitelendirdiği vasıfların dışında bir vasıf ile akılların O'nu vasfetmesi haramdır.Zamanımıza kadar şöhret bulmuş raşid hidayete erdiren imamlar olan geçmiş seleften, sahabeden ve tabiinden olan bütün din, sünnet ve cemaat ehli nezdinde Allâh'tan, zatı ve sıfatları hakkında gelen tüm ayetlerin ve Allâh ve sıfatları hakkında Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'den sadır olan, nakil ehli tarafından sahih addedilmiş sadık haberlerin her birine varid olduğu şekilde iman etmek ve de onların durumunu, emrettiği şekilde Allâh'a havale etmek Müslüman olan birinin üzerine vacip olduğu hususu sahih, kararlaştırılmış ve açıklığa kavuşmuştur. Bu, Allâh Subhânehu'nun şu buyruğuna benzer:﴿هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِنَ الْغَمَامِ﴾
"Onlar Allâh'ın kendilerine buluttan gölgeler içerisinde gelivermesinden başkasını mı beklerler?" (el-Bakara, 2/210)Yine Allâh Subhânehu'nun şu buyruğuna benzer:﴿وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا﴾
"Melekler saf saf olduğu halde rabbin geldiği vakit." (el-Fecr, 89/22)Yine Allâh Subhânehu'nun şu buyruğuna benzer:﴿الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى﴾
"Rahmân arşa istivâ etti." (Tâ Hâ, 20/5)Yine Allâh Subhânehu'nun şu buyruğuna benzer:﴿وَالْأَرْضُ جَمِيعًا قَبْضَتُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَالسَّمَاوَاتُ مَطْوِيَّاتٌ بِيَمِينِهِ﴾
"Kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucundadır; gökler de sağ eliyle dürülmüştür." (ez-Zumer, 39/67)Ve Kuran'ın açıkladığı buna benzer sıfatlar da böyledir. Yukarıda oluş, nefs, iki el, işitmek, görmek, kelam, göz, bakmak, irade, rıza, kızmak, sevmek, kerih görmek, inayet, yakın olmak, uzak olmak, öfkelenmek, icabet etmek[212], iki yay arası kadar veya daha yakın olmak, güzel sözün O'na yükselmesi, meleklerin ve Ruhun O'na yükselmesi, Kuran'ın O'ndan inmesi, nebilere nida etmesi, meleklere söyledikleri, darlık ve bolluk vermesi, ilmi, vahdaniyeti, kudreti, dilemesi, samed oluşu, tek oluşu, evvelliği, ahirliği, zahirliği, batinliği, hayatı, bekası, ezeli oluşu, nuru, tecellisi, yüzü ve Âdem Aleyh'is Selâm'ı eli ile yaratması bunun gibidir.Yine Allâh Subhânehu'nun şu buyruğu gibi:﴿أَأَمِنْتُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ﴾
"Gökte olandan emin misiniz?" (el-Mulk, 67/16)Kendisi dışındakileri işitmesi ve O'nun dışındakilerin de O'nu işitmesi ve bunların dışında, indirilmiş Kitabı'nda zikredilen sıfatları ve sıfatlarından olup Mustafâ Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in söyledikleri de bunlar gibidir. Firdevs cennetini ve Tûbâ ağacını kendi eliyle dikmesi, Tevrat'ı kendi eliyle yazması, gülmesi, hayret etmesi, ayağını koyması, parmaklarının zikredilmiş olması, dünya semasına her gece nüzul etmesi, kıskanması, kulun tövbesine sevinmesi, O'nun tek gözlü olmaması, kerih gördüğü şeyden yüz çevirip ona bakmaması, her iki elinin de sağ olması, iki avuç hadisi, her gün şu kadar kez levh-i mahfuza bakması, Kıyamet gününde kendi avucu ile üç avuç alıp sonra onları cennete sokması ve cehennemden avucuyla hiçbir hayır işlememiş bir kavim çıkartmasına dair hadis gibi.«إِنَّ اللهَ خَلَقَ آدَمَ عَلَى صُورَتِهِ»
"Hiç kuşkusuz ki Allâh, Âdemi kendi suretinde yarattı." [213] Hadisi gibi ki başka bir lafızda«على صورة الرحمن»
"Rahmân'ın suretinde yarattı." [214] şeklinde geçer, harf ve ses ile birlikte konuşmasını ispat etmesi, meleklerle, Âdem'le, Mûsâ'yla, Muhammed'le, şehitlerle, müminlerle hesaba çekerken ve cennette konuşması, Kuran'ın dünya semasına inmesi, Kuran'ın Mushaf'ta olması gibi.«مَا أَذِنَ اللَّهُ لِشَيْءٍ كأذنهِ لِنَبِيٍّ يَتَغَنَّى بِالْقُرْآنِ»
"Allâh, Kuran okuyan nebisine kulak verdiği gibi hiç kimseye kulak vermemiştir." [215] (hadisi) gibi.Sözlerin, amellerin ve ruhların O'na yükselmesi, Rasûl Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in bedeni ve ruhuyla birlikte miraca çıkmasına dair hadis ve bunların dışında, Allâh Subhânehu'nun sıfatları hakkında, Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'den varid olmuş müteşabih rivayetlerinden sahih olarak O'ndan gelip de bize ulaşmış bulunan ve ulaşmamış olan ve bunlar gibi Kuran'ın müteşabih ayetleri hakkındaki itikadımız, şöyledir:Onları kabul eder ve reddetmeyiz. Muhaliflerin bunları tevil ettiği şekilde tevil etmeyiz ve teşbihçilerin teşbihine hamletmeyiz. Onlarda arttırma veya eksiltme yapmayız. Onları tefsir etmeyiz ve keyfiyetlendirmeyiz. Kalpteki düşüncelerle onları anlatmayız. Bilakis, Allâh'ın mutlak bir şekilde zikrettiğini biz de mutlak bir şekilde zikreder, Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in, ashabının, tabiinin, din ve emanet hususunda tanınmış seleften olan kendilerinden razı olunmuş imamların tefsir ettiklerini de tefsir ederiz. Onların üzerinde icma ettiği hususlarda icma eder, sakındıkları şeylerden sakınırız. Rivayetleri ve ayetleri zahirlerine havale edip Mu'tezile'nin, Eş'arîlerin, Cehmiyye'nin, mülhidlerin, Mücessime'nin, Müşebbihe'nin, Kerrâmiyye'nin ve keyfiyetlendirenlerin yaptığı tevile inanmayız. Bilakis onları tevil etmeden kabul edip onlara temsil yapmadan iman eder ve deriz ki: Onlara iman etmek vacip, [bunları] görüş [edinmek] sünnet, tevilini araştırmak ise bidattır."Ebu'l Kâsım ez-Zencânî'nin cevaplarında anlattığı Ebu'l Abbâs bin Sureyc'in sözleri, burada bitti. [216] [İbnu Sureyc, mezhebi bilme hususunda başvuru merciiydi. Öyle ki, Muzenî dahil olmak üzere Şâfi'î'nin ashabının hepsinin önüne geçirilirdi.Tenbîh isimli kitabın müellifi Ebû İshâk şöyle dedi: "Ebu'l Hasen eş-Şeyracî'yi şöyle derken işittim: Ebu'l Abbâs'ın kitaplarının fihristi, 400 telifi kapsar." [217] 306 H senesinde vefat etti. Allâh kendisine rahmet etsin.]
[212] Diğer nüshada "icabet etmek," ibaresi yerine "hayâ etmek" ibaresi geçmektedir.
[213] Muslim, Hadis no: 2612.
[214] İbnu Ebî Âsım, es-Sunne, 1/228-229, Hadis no: 517.
[215] Yakın lafızlarla Buhârî, Hadis no: 5023-5024, 7482; Muslim, Hadis no: 792.
[216] Yakın lafızlarla İbn'ul Kayyim, İctimâ'ul Cuyûş'il İslâmiyye, Dâru Atâ'ât'il İlm, sf. 252-259.
[217] İbn'ut Tilimsânî, Şerh'ul Me'âlim, 1/10.