Tevhide Davet

LA İLAHE İLLALLÂH’IN ŞARTLARI | ŞEYH ABDURRAHMÂN BİN HASEN RAHİMEHULLÂH

Başlatan Subul’us Selâm, 08.09.2022, 02:27

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 3 Ziyaretçiler konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm



شُرُوطُ لاَ إِلٰهَ إِلاَّ اَللّٰهُ

LA İLAHE İLLALLÂH'IN ŞARTLARI1

Şeyh Abdurrahmân bin Hasen Rahimehullâh

Şeyh Abdurrahmân bin Hasen Rahimehullâhu Teâlâ, "Feth'ul Mecîd" adlı eserinde şöyle demektedir:

"Derim ki:

La ilahe illallâh şehâdetinde mutlaka olması gereken yedi şart vardır, öyle ki bunların hepsi yerine getirilmeden bu söz, onu söyleyene fayda vermez.

(Bu yedi şart şunlardır:)

1. Cehâleti ortadan kaldıran ilim,

2. Şekki (şüpheyi) ortadan kaldıran yakîn,

3. Reddi ortadan kaldıran kabûl,

4. Terki ortadan kaldıran inkiyâd (itâ'at, bağlılık),

5. Şirki ortadan kaldıran ihlâs,

6. Yalanı ortadan kaldıran sıdk (doğruluk),

7. Zıddını (buğz'u) ortadan kaldıran muhabbet."


"Feth'ul Mecîd" adlı eserden yapılan alıntı burada sona erdi.

Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmaktadır:

«Her kim Allâh'tan başka -ibâdete lâyık, hak- ilah yoktur der ve Allâh'tan başka ibâdet edilen şeyleri inkâr ederse onun malı ve canı harâm olur, hesâbı ise Allâh'a âittir.»2

Şeyh Abdurrahmân bin Hasen bin Muhammed bin Abdilvehhâb Rahimehumullâhu Teâlâ bu hadîsin izâhı sadedinde "La ilahe illallâh"ın şartlarını başka bir yerde şöyle açıklamıştır:

Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in sahîh hadîsde geçen şu kavline gelince;

«Allâh'tan başka ibâdet edilen şeyleri inkâr ederse...»

İşte bu, (Allâh'tan başka ibâdet edilen şeyleri, tâğûtları reddetmek) büyük bir şarttır. Bu olmadan "La ilahe illallâh" sözü geçerli olmaz.

Bu şart yerine gelmediği takdirde "La ilahe illallâh" diyen kişi, kanı ve malı koruma altındaki birisi olmaz. Zîrâ bu, "La ilahe illallâh (Allâh'tan başka -ibâdete lâyık, hak- ilah yoktur)" sözünün manasıdır.

Bunun delâlet ettiği manayı; şirki terk etmek, şirkten ve şirk işleyenlerden teberri etmek (uzaklaşmak) gibi husûsları yerine getirmeden (mücerred olarak) bu kelimeyi söylemek fayda vermez.

Kişi ancak Allâh'tan başka ibâdet edilenleri reddedip onlardan beri olduğu zaman ve bu şirki işleyenlere düşman olduğu takdirde Müslüman olur, kanı ve malı koruma altındaki birisi olur.

İşte bu, Allâhu Teâla'nın şu kavlinin manasıdır:

"...Kim tâğût'u reddedip Allâh'a îmân ederse kopmak bilmeyen sağlam kulpa yapışmış olur. Allâh Semî'dir (her şeyi işitendir), Alîm'dir (her şeyi bilendir)." (el-Bakara 2/256)

Sahîh hadîslerde "La ilahe illallâh" sözü ağır şartlara bağlanmıştır. Bütün bu sayılan şartların hepsini kavlen, i'tikâden ve amelen (söz, inanç ve amel olarak) yerine getirmek gerekir.

Sahîh'te gelen İtbân (bin Mâlik Radıyallâhu Anh) hadîsi bu kapsamdadır:

«Şüphesiz, Allâhu Teâla Kendi vechini arzulayarak 'La ilahe illallâh' diyen bir kimseyi cehenneme harâm kılmıştır.»3

Başka hadîslerde şu şekilde gelmiştir:

«Kalbinden tasdîk ederek...»4;

«Kalbinden ihlâslı olarak...»5

Bunun manası "kalbiyle şeksiz/şüphesiz, yakînen inanarak" demektir. İşte bu şartlar, bu kelimenin manasına ve muhtevâsına (içeriğine) dair ilimle beraber bu kişide bir araya gelmezse "La ilahe illallâh" sözü, onu söyleyene bir fayda vermez.

Nitekim Allâhu Teâla şöyle buyurmaktadır:

"Allâh'ı bırakıp da du'â ettikleri, şefâ'ate mâlik değildir. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler bundan müstesnâdır." (ez-Zuhruf 43/86)

Allâhu Teâla, Nebîsi Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'e şöyle buyurmuştur:

"Bil ki Allâh'tan başka -ibâdete lâyık, hak- ilah yoktur..." (Muhammed 47/19)

Bu kelimenin manası kişinin sâhib olduğu ilmin kuvvetine ve yaptığı amellerin salâhına (düzgünlüğüne) göre artış kabûl eder (derinlik kazanır).

Bu kelimeyi manasını bilmeden söyleyen kimselerin aksine mutlaka bu kelimenin hakîkatine dair -cehâleti ortadan kaldıran bir ilim manasında- bir ilim olması gerekir.

Yine mutlaka bu kelimenin delâlet ettiği tevhîde dair, şüpheyi ortadan kaldıran yakîn (kesin inanç) gerekir.

Yine mutlaka şirki ortadan kaldıran ihlâs olması gerekir. İnsanların birçoğu bu kelimeyi söyledikleri hâlde ibâdette Allâh'a ortak koşar ve bu kelimenin manasını reddederler, tevhîde inanıp onunla amel edenlere de düşmanlık gösterirler.

Yine kelime-i tevhîdi (kalben) tasdîk etmeden söyleyen münâfığın hâlinin hilâfına (zıddına) olarak mutlaka, yalanı ortadan kaldıran sıdk (doğruluk) olması gerekir.

Nitekim Allâhu Teâla şöyle buyurmaktadır:

"...Kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar." (el-Feth 48/11)

Yine kelime-i tevhîdi (diliyle) söyleyip de onunla amel etmeyen kimselerin hilâfına (zıddına) olarak mutlaka, reddi ortadan kaldıran kabûl olması gerekir.

Yine mutlaka, bu iki husûsu yerine getirmeyen (tevhîdi sevmeyen ve onunla kalbi ferahlamayan/sevinç duymayan) kimselerin hilâfına (zıddına), bu kelimenin delâlet ettiği tevhîd ve ihlâs (ibâdeti Allâh'a has kılmak) gibi husûslara karşı muhabbet (buğzu ortadan kaldıran sevgi) ve bunlarla sevinç duyma olması gerekir.

Yine mutlaka bu kelimeyle ve bu kelimenin mutabâkat (bizzât gösterme) ya da tazammun (ihtivâ etme) veyahut da iltizâm (gerektirme) yoluyla delâlet ettiği her şeyle amel etmek sûretiyle inkiyâd (isyânı ve terki ortadan kaldıran itâ'at, bağlılık) olması gerekir.

İşte bütün bu sayılanlar, Allâh'ın Kendisi'nden başkasını (hak dîn olarak) kabûl etmeyeceği İslâm dîni'nin bizzât kendisidir."




1- Abdurrahmân bin Hasen Âl'uş Şeyh, Feth'ul Mecîd, sf. 83, La ilahe illallâh'a Da'vet Etmek Bâb'ı, Matba'at'us Sunnet'il Muhammediyye, Kâhire 1957; ed-Durar'us Seniyye, 2/243-256; ed-Durar'us Seniyye, 2/359-360

2- Müslim, Hadîs No: 23, Târık bin Eşyem Radıyallâhu Anh'dan.

3- Buhârî, Hadîs no: 5401, İtbân bin Mâlik Radıyallâhu Anh'dan.

4- Buhârî, Hadîs no: 128, Mu'âz bin Cebel Radıyallâhu Anh'dan.

5- Buhârî, Hadîs no: 99, Ebû Hureyre Radıyallâhu Anh'dan.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (5)