Tevhide Davet

İMANDA HUŞU İLE NİFAKTA HUŞU ARASINDAKİ FARK | İBN’UL KAYYİM EL-CEVZİYYE

Başlatan Subul’us Selâm, 15.09.2022, 00:05

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm


İmanda Huşu ile Nifakta Huşu Arasındaki Fark

İbn'ul Kayyim el-Cevziyye Rahimehullâh1

İmanın huşusu ile Nifakın huşusu arasındaki fark şudur:

İmanın huşusu, tazimle, celil kılmakla, vakarla, heybetle ve hayâ ile Allâh'a kalbin huşusudur. Huşuya eren kalp, kaygının, mahcupluğun, sevginin, hayânın, Allâh'ın nimetlerine şahitliğin ve kendi suçlarına şahitliğin bir araya gelmesiyle Allâh için kırılır. Böylelikle, kalp kesinlikle huşu duyar ve hemen arkasından azaların huşusu da kalbin peşinden gelir.

Nifakın huşusu ise, kalp huşu içinde değilken, azalarda yapmacık ve isteksiz bir şekilde görülen huşudur. Sahabeden bir zat: "Nifak huşusuna sahip olmaktan Allâh'a sığınırım" deyince, "nifak huşusu nedir?" denilmiş. O da: "Ceset (beden) huşu içinde görülürken, kalbin huşu içinde olmamışıdır." karşılığını vermiştir.2

Allâh'tan huşu duyan kişi, şehvetinin ateşini söndürmüş, sadrından çıkan dumanı yatıştıran kuldur. Böylelikle sadrı aydınlanır ve orada azamet nuru doğar. Böylece kendisiyle doldurulduğu korku ve vakar sebebiyle nefsin şehvetleri öldü. Azalarda görülen etkileri kalkmış, kalp vakar duyup Rabbinden kendisine gönderilen sekinetle Allâh ve O'nun zikriyle mutmain olmuştur. Böylece Rabbine boyun eğmiştir. Boyun eğen kişi de mutmaindir. Zira boyun eğen toprak, çukur olup içinde su biriken topraktır. Boyun eğen kalp de böyledir, huşu duyup çukur olmuştur; çukur olan ve kendisine suyun aktığı ve suyun orada biriktiği toprak parçası gibi. Onun alameti, Rabbinin huzurunda O'nu celil kılarak ve O'nun huzurunda zelil olup kırılarak secde etmesi, öyle bir secde ki Rabbine kavuşana dek, başını secdeden kaldırmamasıdır. Kibirli kalp ise kibirlenmesiyle titrer ve (kendisini) büyük görür. O, içerisinde su tutmayan tümseğe benzer.

İşte bu, iman huşusudur.

Ölü numarası yapmaya (dünyadan alakayı kesmiş gibi görünmek) ve nifakın huşusuna gelince, bu yapmacık ve riyakâr bir vaziyette azaları sakinleştirmeyi isteksizce yapan ve batında nefsi genç, taze, şehvet ve arzular sahibi olan bir kulun hâlidir. Bu kimse zahirde huşuluymuş gibi görünür. Vadi yılanı, orman aslanı her iki tarafta pusuya yatmış, avını gözetlemektedirler.




1- İbn'ul Kayyim, Kitâb'ur Rûh, Dâru Atâ'ât'il İlm, 2/655-656.

2- Ahmed, Zühd, Hadis no: 762; İbn'ul Mübârak, Zühd, Hadis no: 143.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (2)