Tevhide Davet

KÜFRÜN, ŞİRKİN, FISKIN VE ZULMÜN İKİ ÇEŞİDİ | ŞEYH İBNU TEYMİYYE RAHİMEHULLÂH

Başlatan Subul’us Selâm, 20.09.2022, 00:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 2 Ziyaretçiler konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm


Küfrün, Şirkin, Fıskın ve Zulmün İki Çeşidi

Şeyh'ul İslam İbnu Teymiyye1

İmanın bir aslı, bir de dalı vardır, imanın zıddı ise her anlamda küfürdür. İmanın aslı ikrar ve tasdik, dalı ise, kalp ve beden ile ameli tamamlamaktır. İmanın aslı olan ikrar ve tasdikin zıddı ise Allâh'ı ve buyurduklarını inkâr, O'nu ve O'nun buyruklarını tasdik etmeyi terk etmektir. Amelden ibaret olup ikrarla ilgisi olmayan imanın zıddı ise: İnsanı dinden çıkartan Allâh'ı inkâr etmek olan küfür türü değildir. Fakat buradaki küfür, amellerin zayi edilmesi anlamında bir küfürdür.

Şeyh'ul İslam İbnu Teymiyye Rahimehullâh devamla dedi ki:

Muhammed bin Yahyâ ile Muhammed bin Râfi bize tahdis etti: (Dedi ki:) Abdurrazzâk bize tahdis etti. Ma'mer bize İbnu Tâvûs'dan, o da babasından şöyle dediğini bildirdi: İbnu Abbâs Radiyallâhu Anhumâ'ya Yüce Allâh'ın şu kavli hakkında soruldu:

"Allâh'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir." (el-Mâ'ide 5/44)

İbnu Abbâs dedi ki: "Bu, onu inkâr etmektir/küfürdür."

İbnû Tâvûs Rahimehullâh dedi ki: "Fakat bunlar, Allâh'ı, meleklerini, kitaplarını, rasûllerini inkâr edenin durumu gibi değildir."

Şeyh'ul İslam İbnu Teymiyye Rahimehullâh devamla dedi ki:

Bize Muhammed bin Yahyâ tahdis etti. (Dedi ki:) Abdurrazzâk, Süfyân'dan, o bir adamdan, o Tâvûs'tan, o da İbnu Abbâs'dan şöyle dediğini tahdis etti: "Dinden çıkartmayan bir küfürdür."

Şeyh'ul İslam İbnu Teymiyye Rahimehullâh devamla dedi ki:

Bize İshak tahdis etti. Vekî Süfyân'dan, o İbnu Cüreyc'den, o Atâ'dan şöyle dediğini bildirdi: "Küfürden aşağı küfür, zulümden aşağı zulüm, fısktan aşağı fısktır."

Muhammed bin Nasr dedi ki: "Derler ki: Atâ doğru söylemiştir. Nitekim kâfire, zalim adı verildiği gibi, asi Müslümanlara da zalim adı verilir. Bir zulüm var ki İslâm dininden çıkartır, bir zulüm vardır ki çıkartmaz."

Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır:

"İman edip de imanlarına zulmü bulaştırmayanlar var ya..." (el-En'âm 6/82)

Yine şöyle buyurmuştur:

"Şüphesiz ki şirk, büyük bir zulümdür." (Lokmân 31/13)

Ayrıca İbnu Mes'ûd Buhârî ile Müslim tarafından ittifakla rivayet edilen hadisini zikrederek der ki:

"İman edip de imanlarına zulmü bulaştırmayanlar var ya..." (el-En'âm 6/82) buyruğu nazil olunca bu Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in ashabına ağır geldi ve şöyle dediler: "Kendisine zulmetmeyen hangimiz var ki?" Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Hayır, kastedilen bu değildir. Sizler salih kulun şu sözünü işitmediniz mi?

"Şüphesiz ki şirk, büyük bir zulümdür."
(Lokmân 31/13) Bu, ancak şirktir."

Bize Muhammed bin Yahyâ tahdis etti. (Dedi ki:) Bize Haccâc İbn'ul Minhâl, Hammâd bin Seleme'den, o Alî bin Zeyd'den, o Yûsuf bin Mihrân'dan, o İbnu Abbâs'tan rivayet ettiğine göre şöyle dedi:

"Ömer İbn'ul Hattâb Radiyallâhu Anh evine girdiğinde, Mushaf'ı açıp okurdu. Yine bir gün eve girdi ve okudu. Şu ayete geldi: "İman edip de imanlarına zulmü bulaştırmayanlar var ya..." (el-En'âm 6/82) ayetini sonuna kadar okuduktan sonra ayakkabısını giydi, ridasını aldı. Sonra da Ubeyy bin Ka'b'a varıp şöyle dedi: "Ey Münzir'in babası! Az önce şu ayete geldim: "İman edip de imanlarına zulmü bulaştırmayanlar var ya..." (el-En'âm 6/82) Gördüğümüz kadarıyla biz hep zulmediyoruz ve bu tür işleri yapıyoruz." Ubeyy bin Ka'b Radiyallâhu Anh şöyle dedi: "Ey Müminlerin Emiri! Burada kastedilen o değildir. Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki şirk, büyük bir zulümdür." (Lokmân 31/13) Burada kastedilen ancak şirktir."
 
Muhammed bin Nasr dedi ki: Aynı şekilde fısk da iki türlüdür. Bir fısk vardır, insanı dinden çıkartır, bir fısk vardır dinden çıkartmaz. Kâfire fâsık ismi verildiği gibi, Müslüman olup fâsık olan kişiye de fâsık denilir. Yüce Allâh İblis'i söz konusu ederek şöyle buyurmuştur: "Rabbinin emrinden çıkarak fâsıklık etti." (el-Kehf 18/50) Onun bu fıskı küfürdü. Yüce Allâh yine şöyle buyurmaktadır: "Fâsıklık edenlere gelince, onların varacakları yer cehennemdir." (es-Secde 32/20) Burada kastedilenler kâfirlerdir. Buna da Yüce Allâh'ın şu buyruğu delildir: "Ondan her çıkmak istediklerinde oraya geri çevrilirler ve onlara: Yalan saydığınız ateşin azabını tadın denilir." (Secde, 20) Müslümanlar arasından fâsıklık eden kimselere de fâsık ismi verilir ve o kişiyi İslâm'ın dışına çıkartmaz. Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır: "İffetli kadınlara iftira atanlar sonradan dört şahit getiremeseler o kimselere seksen değnek vurun ve onların ebediyyen şahitliklerini kabul etmeyin. Onlar fâsıkların ta kendileridir." (en-Nûr 24/4) Yüce Allâh yine şöyle buyurmaktadır: "Kim o aylarda haccı (ihrama girerek kendine) farz ederse artık hacda kadına yaklaşmak, fâsıklık ve tartışmak yoktur." (el-Bakara 2/197) Âlimler burada yer alan fâsıklık teriminin tefsiriyle ilgili olarak şöyle dediler: Bu masiyettir.

Derler ki: Zulüm ve fısk iki türlü olduğu gibi, küfür de iki türlüdür. Bunlardan birisi kişiyi dinden çıkartır, diğeri ise dinden çıkartmaz. Aynı şekilde şirk de iki türlüdür. Birisi tevhid hususunda şirk olup dinden çıkartır, diğeri ise amelde şirk olup dinden çıkartmaz. Bu ise riyakârlıktır. Yüce Allâh şöyle buyurmaktadır: "Artık kim Rabbine kavuşmayı ümit ederse, salih bir amel işlesin ve Rabbinin ibadetine hiçbir kimseyi ortak koşmasın." (el-Kehf 18/110) Bununla salih amellerde riyakârlık kastedilmektedir. Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Uğursuz saymak şirktir."




1- Mecmû'ul Fetâvâ, 7/324-329.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (5)