Tevhide Davet

18 Ramazan 1445, 17:34

Haberler:

İletişim adresimiz: info@darultawhid.com

Ana Menü

HİCRETİNDEN DÖNENLERİ BEKLEYEN BÜYÜK TEHLİKE!

Başlatan Tevhîd Müdafaası, 26.04.2023, 00:34

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tevhîd Müdafaası


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Hicretinden Dönenleri Bekleyen Büyük Tehlike!
Şeyh Abdullâh bin Abd'il Latîf Rahimehullâh1

Şeyh Abdullâh bin Abd'il Latîf bin Abd'ir Rahmân Rahimehumullâhu Teâlâ şöyle dedi:

Bismillâh'ir Rahmân'ir Rahîm.

Abdullâh bin Abd'il Latîf'den Artaviye ehlinden ve diğer bölgelerdeki bütün saygıdeğer kardeşlere,

Allâhu Teâlâ onları kötülüklerden korusun ve onları el-Urvet'ul Vuskâ'ya (en sağlam kulp olan tevhide) sarılma hususunda muvaffak kılsın. Onları saptırıcı görüşlerden ve hevalardan da muhafaza eylesin. Allâh'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Bu mektubu kaleme almamı gerektiren husus sizi düşmanlıklar, tefrika ve ihtilaf hususunda daha çok ikaz etmek, fehmettirmek ve uyarmaktır. Zira Allâh size dinini bilmekle lütfetmiş ve sizi dinine hidayet etmiş; sizleri cehaletin, hevanın, şirkin ve helakin karanlığından ve cahiliyeden kurtarmış; öyle bir cahiliye ki o cahiliyede yaşayan bedbaht olarak yaşar; ölen de ateşe atılır.

Allâh Subhânehu ve bi Hamdih, haksız yere insan öldüren birisiyle öldürdüğü kişi arasındaki İslam kardeşliğini dahi -haksız yere öldürmeye yönelik şiddetli tehdidine rağmen- kesmemiştir. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:


﴿كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِصَاصُ فِي الْقَتْلَى الْحُرُّ بِالْحُرِّ وَالْعَبْدُ بِالْعَبْدِ وَالْأُنْثَى بِالْأُنْثَى فَمَنْ عُفِيَ لَهُ مِنْ أَخِيهِ شَيْءٌ﴾

"Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. Hüre hür, köleye köle, kadına kadın (öldürülür). Ancak her kimin cezası, kardeşi (öldürülenin velisi) tarafından affedilirse..." (el-Bakara, 2/178)

Görüldüğü gibi Allâhu Teâlâ maktulü katilin kardeşi olarak isimlendirmiş ve bu büyük günah onların arasındaki kardeşlik bağını ortadan kaldırmamıştır. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:


﴿وَإِنْ طَائِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ اقْتَتَلُوا فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا فَإِنْ بَغَتْ إِحْدَاهُمَا عَلَى الْأُخْرَى فَقَاتِلُوا الَّتِي تَبْغِي حَتَّى تَفِيءَ إِلَى أَمْرِ اللَّهِ فَإِنْ فَاءَتْ فَأَصْلِحُوا بَيْنَهُمَا بِالْعَدْلِ وَأَقْسِطُوا إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُقْسِطِينَ ۞ إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ﴾

"Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allâh'ın buyruğuna dönünceye kadar haddi aşan tarafla savaşın. Eğer dönerlerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allâh, adil davrananları sever. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin!.." (el-Hucurât, 49/9-10)

Burada da aynı şekilde aralarında savaş cereyan etse ve topluluklardan birisi diğerine karşı haddi aşsa bile Allâh Subhânehu yine de Müslümanlar arasındaki kardeşlik hukukunu kesmemiştir.

Sizler ise bunlardan daha önemsiz olup hecretmeyi vacip kılmayan mevzulardan ötürü birbirinizle ilişkileri kestiniz ve birbirinize kin güttünüz! İşte bu, şeytanın İslam ehline yönelik en büyük entrikalarından birisidir. Allâh sizleri de bizleri de bundan muhafaza buyursun.

Yine Allâh Subhânehu ve bi Hamdih'in sizden lütfettiği kimselere lütfettiği şeylerden birisi de hicret ve (Müslümanlar arasına) yerleşmektir. İşte bu, büyük bir nimettir. Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Bedevilerden ve diğerlerinden Müslüman olanlara bunu tavsiye etmiştir. Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Burayde Radiyallâhu Anh hadisinde şöyle buyurmaktadır:


ادعهم إلى الهجرة والجهاد، فإن فعلوا ذلك فلهم ما للمهاجرين، وعليهم ما على المهاجرين، فإن أبوا فأخبرهم أنهم يكونون كأعراب المسلمين، ولا يكون لهم في الغنيمة والفيء شيء، إلا أن يجاهدوا مع المسلمين

"Onları hicret ve cihada davet et. Bunu yaparlarsa muhacirlerin lehine olan onların da lehine, aleyhine olan onların da aleyhine olacaktır. (Yurtlarından göçmeyi) kabul etmezlerse onlara haber ver ki, Müslümanların bedevileri gibi olacaklar; ganimet ve feyde hiçbir hakları olmayacaktır. Ancak, Müslümanlarla birlikte cihad ederlerse o başka..."2

Ve yine Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem, bir adamın hicret ettiği ve daha sonra hicretinden geriye dönerek sahraya döndüğüne dair haber vermiş ve şöyle buyurmuştur:


ردة صغرى، ملعون من فعل ذلك

"Bu Riddet-i Suğrâ'dır (küçük irtidattır)! Bunu yapan kimse lanetlenmiştir!"3

Sahrada kalarak İslam'ını güzelleştiren kimse, önce hicret edip daha sonra hicretinden geri dönen kimseden Allâh katında daha hayırlıdır.

Bana ulaştı ki; Artaviye ahalisinden hicret ederek yerleşenlerden hicretlerinden dönerek sahraya dönmek isteyen kimseler varmış. Bu büyük bir musibettir! Bunu yapan kimse Riddet-i Kübrâ'ya (büyük irtidada) düşmekten ve kendisine hidayet apaçık aydınlatıldıktan sonra topukları üzere gerisin geriye dönenlerden olmaktan emin değildir. Bundan sakının! Sabredin, sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin, Rabbinizin emrine sıkı sıkıya yapışın ve Allâh'ın nimetini küfürle değiştirenlerden olmayın!.. Allâh'tan bana ve size tevfik ve hidayet etmesini dilerim!

Ve's Selâmu Aleykum ve Rahmetullâhi ve Berekâtuhu.



1- Ed-Durar'us Seniyye, 8/80-82.

2- Yakın lafızlarla Muslim, Hadis no: 1731.

3- Yakın lafızlarla Nesâ'î, Hadis no: 5102.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Subul’us Selâm


Şeyh Süleymân bin Sehmân Rahimehullâh1

Üçüncü soru: Yerleşip evini inşa ettikten sonra sahraya giden, ancak İslâm'ı ve Müslümanları seven ve sahradan dönme niyeti olmayan sahradan gelen bu kişi hakkında hangi tehditler vardır?

Cevap: Sahradan hicret eden, evini inşa eden, sonra da sahraya geri dönme niyeti olmaksızın giden kişi, büyük günahlardan bir günah işlemiştir ve haram bir iş işlemiştir. Nitekim bunu ilim ehli zikretmiştir. Bu fiili kendisini milletten çıkarmaz ve İslamî hakları miktarınca İslamî haklara sahiptir. Yani bu kişi İslam'ın şer'î hükümlerine uyduğu miktarca sevilir ve veli edinilir, işlediği bu büyük günahı miktarınca da buğz edilip düşmanlık gösterilir. Tehditlerden ise büyük günah işleyenin hakettiği lanete müstahaktır. Nitekim Taberânî, merfu olarak rivayet ettiği Câbir bin Semura Radiyallâhu Anh hadisinde şunu rivayet etmiştir:


«لعن الله من بدا بعد هجرته، إلا في الفتنة»

"Fitne dışında hicretinden sonra bedevileşen (sahraya yerleşen) kişiye Allâh lanet eder."2

Yine Nesâ'î'nin de merfu olarak Abdullâh bin Mes'ûd Radiyallâhu Anh'dan rivayet ettiği şu hadis:


«لعن الله آكل الربا ومؤكله»

"Allâh faiz yiyeni de faiz ödeyeni de lanetlemiştir."

Bu hadiste şöyle geçmektedir:


«والمرتد بعد هجرته أعرابيا»

"Ve Bedevileşerek (sahraya yerleşerek) hicretinden sonra dönen kişiye de lanet etmiştir."3

İbn'ul Esîr en-Nihâye isimli eserinde şöyle dedi: "Bir özür olmaksızın her kim hicretinden sonra başka bir yere dönerse, bu kişiyi mürtet gibi addederler."4 El-Fetih'ten alıntı sona erdi.5

Buhârî'nin Seleme İbn'ul Ekva Radiyallâhu Anh'dan rivayet ettiği, Seleme Haccâc'ın yanına girince Haccâc'ın şöyle dediği rivayet de bunun bir benzeridir:


«يا ابن الأكوع ارتدتّ على عقبيك، تعربت؟»

"Ey İbn'ul Ekva! Gerisin geriye mi döndün? Bedevileştin mi (sahraya mı yerleştin)?"

Seleme şöyle dedi:


«لا، ولكن رسول الله صلى الله عليه وسلم أذن لي في البدو»

"Hayır! Ancak Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem bana sahraya yerleşme hususunda izin verdi." Alıntı sona erdi.6

Eğer hicretinden dönen kişi kabalık ve ilmin unutulmasından korkulması ve de İslâm'ın maslahatı sebebiyle lanetlenmiş bir bedeviyse, -ki o zaman bedeviler hâlleri en iyi olan ve akılları en kâmil olanlardı-, peki bu zamanlarda dine ve İslâm'ın şer'î hükümlerine dair bilgiye sahip olmayanların hâli nicedir! Onlar bu cezaya daha hak sahibi ve daha evladırlar!

İbn'ul Esîr'in şu kavline gelince: "Bir özür olmaksızın her kim hicretinden sonra başka bir yere dönerse, bu kişiyi mürtet gibi addederler." Buradaki riddetten kastedilen kişiyi milletten çıkarmayan Riddet-i Suğrâ'dır (küçük irtidaddır). Bunun delili ise bunu yapanların lanetlenmek ile tehdit edilmesine dair geçen hadisler ve İmâd İbn'ul Kesîr'in tefsirinde Allâhu Teâlâ'nın şu kavli hakkındaki zikrettiğidir:


﴿‌إِنْ ‌تَجْتَنِبُوا ‌كَبَائِرَ ‌مَا تُنْهَوْنَ عَنْهُ نُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَنُدْخِلْكُمْ مُدْخَلًا كَرِيمًا﴾ [النساء: 31]

"Eğer size yasaklanan (günah)ların büyüklerinden kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi güzel bir yere koyarız." (en-Nisâ, 4/31)

İbnu Kesîr Rahimehullâh şöyle dedi:

"İbnu Ebî Hâtim dedi ki: Ahmed bin Sinân bize tahdis etti ve dedi ki: Ebû Ahmed -yani ez-Zubeyrî- bize tahdis etti, Alî bin Sâlih bize Osman İbn'ul Mugîra'dan, o Mâlik bin Cerîr'den, o da Alî Radiyallâhu Anh'dan şöyle dediğini tahdis etti:


«الكبائر: الإشراك بالله، وقتل النفس، وأكل مال اليتيم، وقذف المحصنات، والفرار من الزحف، والتعرب بعد الهجرة»

"Büyük günahlar şunlardır: Allâh'a ortak koşmak, bir nefis öldürmek, yetim malı yemek, iffetli kadınlara iftira atmak, savaştan kaçmak, hicretten sonra Bedevileşmek (sahraya yerleşmek)."

Tamamıyla hadisi zikretti. Alıntı sona erdi.7 Alî Radiyallâhu Anh burada hicretten sonra Bedevileşmenin büyük günahlardan olduğunu zikretti.

Bu mesele hakkında Selef Rahimehumullâh'ın kelamı hadis ve tefsir kitaplarında maruf ve meşhurdur, hakkı talep eden ve maksadı müminlerin yoluna tabi olmak olanlara bu gizli kalmaz. Vallâh'ul Muste'ân.




1- Süleymân bin Sehmân, Minhâcu Ehl'il Hakki ve'l İttibâ fî Muhâlefeti Ehl'il Cehl ve'l İbtidâ, sf. 35-37.

2- Taberânî, el-Mu'cem'ul Kebîr, Hadis no: 2074.

3- Nesâ'î, Hadis no: 5102.

4- İbn'ul Esîr, en-Nihâye, 3/202.

5- İbnu Hacer, Feth'ul Bârî, 13/41.

6- Buhârî, Hadis no: 7087.

7- İbnu Kesîr, Tefsîr, Dâr'ul Kutub'il İlmiyye, 2/246.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (1)