Tevhide Davet

GÜNÜMÜZ MÜŞRİKLERİNİN ŞİRKİ, ÖNCEKİ ÜMMETLERİN ŞİRKİNDEN DAHA GALİZDİR

Başlatan Tevhîd Müdafaası, 17.10.2022, 01:21

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Tevhîd Müdafaası


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلْحَمْدُ للهِ وَحْدَهُ، وَالصَّلاةُ وَالسَّلامُ عَلَى مَنْ لَا نَبِيَّ بَعْدَهُ، وَبَعْدُ
Günümüz Müşriklerinin Şirki, Önceki Ümmetlerin Şirkinden Daha Galizdir

Şeyh'ul İslam Muhammed bin Abd'il Vehhâb Rahimehullâh şöyle dedi:

"Günümüzdeki müşriklerin "itikad" diye isimlendirdikleri şeyin, Kuran'ın kendisi hakkında nüzul edildiği ve Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in kendisine karşı insanlara savaş açtığı şirkin ta kendisi olduğunu anladığında şunu da bil ki; öncekilerin şirki, günümüz ehlinin şirkine göre iki sebepten dolayı daha hafiftir:

Onlardan biri şudur: Öncekiler ancak rahatlık zamanlarında Allâh'a ortak koşuyor ve meleklere, velilere ve putlara dua ediyorlardı. Zorluk zamanlarında ise dini sadece Allâh'a has kılarlardı, nitekim Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Denizde bir sıkıntıya düştüğünüz zaman, Allah'tan başka yalvardıklarınız kaybolup gider. Fakat O sizi karaya çıkararak kurtarınca yüz çevirirsiniz. Zaten insan pek nankördür." (el-İsrâ 17/67)

Yine şöyle buyurmaktadır:

"De ki: Söyleyin bakalım. Acaba size Allâh'ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allâh'tan başkasına mı dua ederdiniz? Doğru sözlü iseniz (söyleyin bakalım)! Bilakis yalnız O'na dua edersiniz, O da dilerse (kurtulmak için) dua ettiğiniz sıkıntıyı giderir ve siz o an Allâh'a ortak koştuklarınızı unutursunuz." (el-En'âm 6/40-41)

Yine şöyle buyurmaktadır:

"İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allâh kendisine bir nimet verince, önceden yalvarmış olduğunu unutur. Allâh'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: Küfrünle biraz eğlenedur! Çünkü sen, muhakkak cehennem ehlindensin!" (ez-Zumer 39/8)

Allâhu Teâlâ yine şöyle buyurmaktadır:

"Dağlar gibi dalgalar onları kuşattığı zaman, dini tamamen Allâh'a has kılarak O'na yalvarırlar." (Lokmân 31/32)

Allâh'ın kitabında açıkladığı bu meseleyi, yani Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in kendileriyle savaşmış olduğu müşriklerin yalnızca rahatlık zamanlarında Allâh'a ve başkalarına dua ettiklerini, zorluk zamanlarında ise efendilerini unuttuklarını ve yalnızca Allâh'a, O'na ortak koşmadan dua ettiklerini her kim anlarsa, günümüzdeki müşriklerin şirki ile öncekilerin şirki arasındaki fark onun için açıklığa kavuşmuş olur.

Ancak bu meseleyi kalbi derin bir anlayışla fehmeden kişiler nerededir? Kendisinden yardım istenilen yalnızca Allâh'tır.

İkinci meseleyse, öncekilerin Allâh ile birlikte bazı şeylere dua etmeleriydi. Bunlar Allâh'a yakın kişilerdi, melekler, enbiya ve evliya gibi, ya da Allâh'a itaat hâlinde olup isyan etmeyen ağaç veya taşlara dua ederlerdi.

Günümüzdeki insanlar ise Allâh ile birlikte en fasık kimselerden olan insanlara dua ederler. Onlara dua edenlerse bu kişilerin zina, hırsızlık, namazı terk etme ve diğer fücur amellerini onlardan nakledenlerin ta kendileridir.

Salihlere yahut tahta ve taş gibi isyan etmeyen bir varlık hususunda itikad besleyen kimsenin durumu, fıskına ve fesadına şahit olup buna şâhitlik eden kimseler hususunda itikad besleyenlerin durumundan daha hafiftir."1

Şeyh'ul İslam Muhammed bin Abd'il Vehhâb Rahimehullâh şöyle dedi:

"Sözü; Allâhu Teâlâ'nın, Kitabında zikrettiği, bizim zamanımızdaki müşriklerin küfrünün Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in kendileriyle savaştığı müşriklerin küfründen daha büyük olduğunu senin için apaçık ortaya koyan bir ayet ile sonlandıracağız. Allâhu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

"Size denizde bir sıkıntı dokununca O'ndan başka dua ettikleriniz kaybolur. Biz sizi kurtarıp karaya ulaştırınca da yüz çevirirsiniz. İnsan gerçekten çok nankördür." (el-İsrâ 17/67)

Allâhu Teâlâ, kâfirlerin kendilerine bir zarar dokunduğunda efendilerini ve şeyhlerini terk ettiklerinden, onlardan hiçbirine dua etmediklerinden ve onlardan medet ummadıklarından, bilakis ibadeti bir olan ve ortağı bulunmayan Allâh'a has kılıp sadece O'ndan medet umduklarından, rahatlık zamanında ise şirk koştuklarından bahsetmektedir.

Sen de görüyorsun ki bizim zamanımızdaki müşriklerden bazıları ilim ehlinden olduğunu ve kendisinin zühd, içtihad ve ibadet sahibi olduğunu iddia etmesine rağmen, ona bir zarar dokununca Allâh'tan başkasından, Ma'rûf (el-Kerhî) (v. 200H) veya Abd'ul Kâdir Geylânî (v. 561H) gibilerinden veya onlardan daha üstün olan; Zeyd İbn'ul Hattâb Radiyallâhu Anh ve Zubeyr Radiyallâhu Anh gibilerinden ve onlardan da üstün olan Rasûlullah Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'den medet ummaya başlar. Vallâh'ul Muste'ân (Kendisinden yardım istenecek olan Allâh'tır)!

Bütün bunlardan daha büyüğü (kötüsü) ve daha fecisi; onların, Şemsân ve kendisine el-Aşkar denilen İdrîs'ten, Yûsuf ve benzeri tağutlardan, kâfirlerden ve haddi aşmış azgınlardan istigasede bulunmalarıdır (medet ummalarıdır)."2

Şeyh Rahimehullâh yine şöyle dedi:

"Şüphesiz günümüzdeki müşriklerin şirki, önceki müşriklerin şirkinden daha şiddetlidir. Çünkü önceki müşrikler rahatlıkta Allâh'a şirk koşarlardı, zorlukta ise (ibadeti Allâh'a has kılarak) ihlaslı davranırlardı. Günümüzün müşriklerinin şirki ise rahatlıkta olsun, zorlukta olsun sürekli devam etmektedir.

Bunun delili Allâhu Teâlâ'nın şu kavlidir:

"Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na halis kılan gönülden bağlılar olarak Allâh'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca hemen şirk koşarlar." (el-Ankebût 29/65)

Buna göre dua eden, ibadet eden demektir. Bunun delili Allâhu Teâlâ'nın şu kavlidir:

"Allâh'tan başka, kendisine kıyamete kadar cevap veremeyecek olan ve kendilerine yapılan duadan habersiz olan kimselere dua eden kişiden daha sapık kim olabilir?" (el-Ahkâf 46/5)"3

Aynı şekilde Şeyh Abd'ur Rahmân bin Hasan Rahimehullâh şöyle dedi:

"(Önceki) Arap müşrikleri ve benzerleri, hem sözde hem de mana olarak La İlahe İllallâh kelimesini inkâr ettiler. Bu (günümüz) müşrikleri ise, bu kelimeyi sözlü olarak ikrar ederler, fakat anlam bakımından reddederler. Bundan dolayı bunlardan birini bu kelimeyi söylerken bulursun ama aynı zamanda sevgi, tazim, korku, umut, tevekkül, dua ve diğer ibadet çeşitleriyle Allâh'tan başkasını ilah edinir. Bunların şirki, (cahiliyye devrindeki) Arapların şirklerini bile kat kat aşar. Zira bunlardan (günümüz müşriklerinden) biri, zor durumda kaldığında Allâh'tan başkasına halisçe dua eder ve Allâh'tan başkasının daha hızlı bir şekilde onları kurtaracağına itikat eder. Bu evvelki müşriklerin durumunun hilafınadır. Zira onlar, rahatlık zamanında şirk koşarlardı. Zor durumda ise duayı sadece Allâh'a has kılarlardı. Nitekim Allâhu Teâlâ ayette şöyle buyurmaktadır:

"Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na halis kılan gönülden bağlılar olarak Allâh'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca hemen şirk koşarlar." (el-Ankebût 29/65)

Bu, günümüz müşriklerin Allâh ve tevhidi hakkında cehaletlerinin (geçmişteki) Arap müşriklerine ve daha önceki müşriklere kıyasen daha fazla olduğunu açıklığa kavuşturur."4



1- Muhammed bin Abd'il Vehhâb, Keşf'uş Şubehât, sf. 104-108.

2- Ed-Durar'us Seniyye, 2/120.

3- Ed-Durar'us Seniyye, 2/26; Müellefât'uş Şeyh Muhammed bin Abdilvehhâb, 1/202; Mecmûat'ut Tevhîd, sf. 155.

4- Abd'ur Rahmân bin Hasan, Feth'ul Mecîd, sf. 38-39.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

🡱 🡳