Tevhide Davet

ŞEYH MUHAMMED BİN ABDİLVEHHÂB’IN YÛNUS 104-106 ÂYETLERİNDEN ÇIKARDIĞI SEKİZ HÂL

Başlatan Subul’us Selâm, 03.01.2023, 02:17

« önceki - sonraki »

0 Üyeler ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Subul’us Selâm


ثَمَانُ حَالاَتٍ اِسْتَنْبَطَهَا الشَّيْخُ مُحَمَّدُ بْنُ عَبْدِ الْوَهَّابِ مِنْ قَوْلِ اللّٰهِ تَعَالَى:
﴿يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي شَكٍّ مِنْ دِينِي فَلاَ أَعْبُدُ الَّذِينَ تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ وَلٰكِنْ أَعْبُدُ اللّٰهَ الَّذِي يَتَوَفَّاكُمْ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ. وَأَنْ أَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفًا وَلاَ تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ. وَلاَ تَدْعُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ مَا لاَ يَنْفَعُكَ وَلاَ يَضُرُّكَ فَإِنْ فَعَلْتَ فَإِنَّكَ إِذًا مِنَ الظَّالِمِينَ.﴾ [يونس: 104-106]

Şeyh Muhammed Bin Abdilvehhâb'ın
"Ey insanlar! Benim dînimden şüphe ediyorsanız, (bilin ki) ben, Allâh'ı bırakıp da sizin ibâdet ettiklerinize ibâdet etmem, lâkin sizi öldürecek olan Allâh'a ibâdet ederim. Bana müminlerden olmam emrolundu. Ve bana, 'Hanîf (tevhîde yönelenler) olarak yüzünü hak dîne çevir; sakın müşriklerden olma' diye emredildi. Allâh'ı bırakıp da sana fayda da zarar da vermeyecek şeylere ibâdet etme! Eğer (böyle) yaparsan, o takdirde mutlaka zâlimlerden olursun." (Yûnus 10/104-106)
Âyetlerinden Çıkardığı Sekiz Hâl1

Muhammed bin Abdilvehhâb Rahimehullâh

Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adıyla,

Şeyh Muhammed bin Abdilvehhâb Rahimehullâhu Teâlâ diyor ki: Bu âyet-i kerîmelerde sekiz tane hâl vardır:

Birinci Hâl: Allâh'tan başkasına ibâdetin mutlak anlamda (kayıtsız, şartsız) terkedilmesi. Velev ki babası ve annesi, kişiyi büyük bir hırsla ve şiddetli bir korkutmayla bundan çevirmeye uğraşsa bile (şirke asla bulaşmamalıdır). Sa'd (bin Ebî Vakkâs) Radıyallâhu Anh'ın annesiyle (yaşadığı olaylarda) başına gelenler gibi.

İkinci Hâl: İnsanların çoğu şirki tanıyıp ona buğzederek onu terk ettiklerinde, Allâh'ın istediği manada Allâh'ı yüceltmeyi [ve ta'zim etmeyi]2 ve de O'nun korkusunu [ve heybetini]3 kalbinden idrâk edemez. Bundan dolayı Allâhu Teâlâ şu kavliyle bu hâli zikreder:

"...Lâkin sizi öldürecek olan Allâh'a ibâdet ederim..." (Yûnus 10/104)

Üçüncü Hâl: Farz edelim ki kişi, şirki terkettiği ve bunun gereklerini yerine getirdiği kanâatine vardı, bu durumda kişinin kendisinin bu tâifeden olduğunu açıkça ortaya koyması gerekir. Öyle ki bu hedefine (dînini izhâr etme hedefine) ulaşmak için düşmanlıkta son raddeye varmış olan tâğûtlarla dolu ülkeden kaçmak dışında bir yol bulamıyorsa dahi bunu yapması gerekir. Ta ki tâğûtlarla ve kâfirler ile savaşan bu (hak) tâifeye dâhil olduğunu açıkça ortaya koyabilsin.

Dördüncü Hâl: Farz edelim ki kişi ilk üç maddeyi yerine getirdiği kanâatine varsa bile, bazen dînle amel etmek noktasında ciddiyet derecesine ulaşmamış olabilir. Hâlbuki ciddiyet ve sadâkat, (âyette zikredilen) insanın yüzünü (hak) dîne çevirmesi demektir.

Beşinci Hâl: Farz edelim ki kişi bu dört hâli yerine getirdiği kanâatine vardı, (bunlara ek olarak) o kişinin mutlaka bir mezhebe intisâb etmesi gerekir. Zîrâ o kimse "hanîf mezhebi"ne tâbi olmakla emrolunmuştur. Sahîh bile olsa bunun haricindeki bütün mezhebleri terk etmesi gerekir. Hanîflik ona yeter.

Altıncı Hâl: Farz edelim ki kişi bu beş hâlin hepsini yerine getirdiği kanâatine vardı; (bunlara ek olarak) müşriklerden beri olmalı, onların karaltısını (sayısını) çoğaltmamalıdır.

Yedinci Hâl: Farz edelim ki kişi bu altı hâlin hepsini yerine getirdiği kanâatine vardı; bazen kişi kalbinden i'tikâd etmeksizin -dînî bir gâyeyle de olsa- belli maksatlar için bir peygambere ya da başka bir şeye du'â/ibâdet eder. Bunu yapan kimse, bunu (küfür kelimesini) şu şu sebepten ötürü bilhassa da korku hâlinde söylediği takdirde bir şey olmayacağını zannederse bu kişi bu hâle giremez.

Sekizinci Hâl: Kendisi bunlardan (bu sayılan küfür fiillerinden) sâlim olduğu kanâatinde olduğu hâlde, (dîn) kardeşlerinden birisi bunları korkuyla ya da başka bir sebeple yapıyorsa -isterse insanların en sâlihlerinden olsun- bu insanın zâlimlerden olacağı husûsunda Allâh'ı tasdik ediyor mu? Veya: "Bu kişi nasıl kâfir olur? [Onu nasıl tekfîr ederim?]4 Zîrâ o, dîni seviyor ve şirke de buğzediyor..." dese (yine tevhîdi elde etmiş olmaz).

Bundan kurtulabilenler ne kadar azdır! Hatta bununla amel etmese bile bunu anlayabilenler ne kadar azdır! (Hatta sadece) bunu delilik olarak görmeyenler bile ne kadar azdır! Valâhu A'lem!




1- Muellefât'uş Şeyh, 1/390-392. Tercüme için bu kaynak esâs alınmıştır. Bu risâle ayrıca aynı eserde 5/113-114 ve ed-Durar'us Seniyye, 13/213-215'de de geçmektedir.

2- Bu parantez içi ilâve ed-Durar'us Seniyye'de zikredilmiştir.

3- Bu parantez içi ilâve ed-Durar'us Seniyye'de zikredilmiştir.

4- Bu parantez içi ilâve ed-Durar'us Seniyye'de zikredilmiştir.
"Eğer cahil ısrar ederse, büyüklenirse, sapıklığında ve dalaletinde kararlıysa, körlüğü hidayete seçmişse ve içerisine düşüp kendisi hakkında cedelleştiği şey, kendisini işleyen şahsı Müslümanlar fırkasından müşrikler zümresine çıkaran büyük şirk kapsamındansa, bu durumda adil hüküm, kılıçtır!" (el-Feth'ur Rabbânî min Fetâvâ'l İmâm eş-Şevkânî, 1/185)

🡱 🡳

Benzer Konular (5)