Tevhide Davet

LA İLAHE İLLALLÂH DİYENİN TEKFİRİNE DAİR DELİLLER | MUHAMMED BİN ABD’İL VEHHÂB

Başlatan Tevhîd Müdafaası, 19.02.2023, 01:50

« önceki - sonraki »

İ'tisam, Tevbekâr ve 4 Ziyaretçiler konuyu incelemekte.

Tevhîd Müdafaası

قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


أَدِلَّةٌ مِنَ السِّيرَةِ عَلَى تَكْفِيرِ مَنْ قَالَ لَا إلَهَ إلاَّ اللهُ

La İlahe İllallâh Diyenin Tekfir Edilebileceğine Dair Siyerden Deliller
Şeyh'ul İslâm Muhammed bin Abd'il Vehhâb Rahimehullâh1

[Riddet Savaşları ve La İlahe İllallâh Diyen Kişiyi Tekfir Etme Meselesi]

Araplar Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'e boyun eğip topluluklar halinde Allâh'ın dinine girip acemlerle savaşmaya başladıklarında; Allâhu Teâlâ Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem için Kendi katında olanı seçti. Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem Medine'de on sene kaldıktan sonra vefat etmiştir. Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde risaleti ulaştırmış ve emaneti eda etmişti. Bunun akabinde meşhur riddet gerçekleşti.

Bunun sebebi Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğinde, İslâm'a girenlerin çoğunun irtidat etmesi, büyük fitnenin gerçekleşmesiydi. Bu büyük fitnede Ebû Bekir es-Sıddîk ı sebebiyle Allâh'ın sebat olmakla nimetlendirdikleri İslâm üzere sebat etti. Zira Ebû Bekir es-Sıddîk Radiyallâhu Anh, hiçbir sahabenin benimsemediği bir kıyamla karşı koydu. Onlara unuttuklarını hatırlattı ve bilmediklerini öğretti. Korktuklarında da onlara cesaret verdi. Böylece Allâhu Teâlâ onunla İslam dinini sabit kıldı. Allâhu Teâlâ bizi ona tabi olanlardan ve ashabının taşıdığı şeye tabi olanlardan eylesin.

Allâhu Teâlâ ayette şöyle buyurmaktadır:

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, (bilin ki) Allâh onların yerine öyle bir topluluk getirir ki, Allâh onları sever, onlar da Allâh'ı severler. Onlar müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı güçlü ve onurludurlar. Allâh yolunda cihad ederler. [(Bu yolda) hiçbir kınayıcının kınamasından da korkmazlar. İşte bu, Allâh'ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allâh, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.]2" (el-Mâ'ide 5/54)

Hasan şöyle dedi: Allâh'a yemin olsun ki onlar, Ebû Bekir ve ashabıdır.



1- "Muhtasar Sîret'ir Rasûl" Mu'ellefât'uş Şeyh, 4/36-50; ed-Durar'us Seniyye, 9/382-396.

2- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


Riddet Ehline Karşı Savaş

Riddet şu şekilde gerçekleşti: Araplar, riddetlerinde ayrılığa düştüler. Bir taife heykellere ibadet etmeye geri döndü ve "Eğer o Nebî olsaydı ölmezdi" dediler. Bir fırka "Biz Allâh'a iman ederiz ama namaz kılmayız" dedi. Bir taife İslâm'ı ikrar edip namaz kıldı, lâkin zekât vermediler. Bir taife de Allâh'tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına şehadet edip Muhammed'in Allâh'ın Rasûlü olduğuna şehadet etti, lâkin Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in Museylime'yi nübüvvetine ortak kılmış olması hususunda Museylime'yi tasdik ettiler.

Museylime'ye iman etmelerinin sebebi, Museylime'nin kendisiyle beraber bu hususta şahitlik edecek birtakım şahitler getirmesiydi. Museylime'nin ashabından ilim ve ibadetle bilinen, Raccâl denilen bir adam da bu şahitler arasında vardı. Onlar da bu kişinin, ilim ve ibadet sahibi olduğunu bildikleri için onu tasdik ettiler. [Bazısı, yani dininde] sebat edenlerden bazıları [ki bu kişi İbnu Amr el-Yeşkurî'dir,] Raccâl hakkında şöyle demişti. [Söylediklerinin bazısı şöyledir]3:

"Ey Esâl'in kızı Su'âd el-Fu'âd, Raccâl'ın fitnesi yüzünden gecem uzadı.
[Ey Su'âd! Hiç kuşkusuz ki bu Deccal'ın fitnesi gibi başınıza gelen bir beladır!]4
Şahitliğiyle kavmini fitneye düşürdü, Allâh Azîz'dir, güç ve kuvvet sahibidir.5


Yemen halkından bir kavim de nübüvvet iddiasında Esved el-Ansî'yi tasdik etti.

Bir kavim de Tuleyha el-Esedî'yi tasdik etti.

Sahabeden hiç kimse, zekât vermeyenler hariç zikrettiklerimizin küfründe ve onlarla savaşmanın vacip oluşunda şek etmemiştir. Ebû Bekir Radiyallâhu Anh onlarla savaşmaya karar verdiğinde, ona şöyle denildi: "Onlarla nasıl savaşırız, hâlbuki Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Allâh'tan başka ibadete layık hak ilah olmadığına şehadet edinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Bunu söylediklerinde, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak onun (İslam'ın) hakkı müstesna."6 Ebû Bekir Radiyallâhu Anh şöyle dedi: Şüphesiz ki zekât, onun [La İlahe İllallâh'ın]7 hakkındandır. Vallâhi eğer Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'e verdikleri bir yuları dahi bana vermekten imtina ederlerse, onu men ettikleri için yine de onlara karşı savaşırım."8

İşte böylece sahabe Radiyallâhu Anhum'un şüphesi izale oldu[, Allâh'ın, Ebû Bekir'in kalbini savaşmaya açtığını anladılar]9 ve onlarla savaşmanın vacip olduğunu anladılar. Ardından sahabe onlarla savaştı, Allâh da onlara karşı sahabeye yardım etti. Öldürdüklerini öldürüp kadınları ve ailelerini esir aldılar.



3- Köşeli parantez içerisindeki ibareler ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.

4- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.

5- Umeyr bin Dâbi el-Yeşkurî isimli genç Yemâme'nin ileri gelenlerinden İslâm'ını gizleyen ve Raccâl'ın dostlarından birisidir. (İbnu Hacer el-Askalânî, el-İsâbe, 5/125) Bu şiiri Museylime'nin yandaşlarına ulaştığında, onu yakalamak istediler, fakat kendisi Medine'ye kaçtı. Daha sonra Hâlid bin Velîd Radiyallâhu Anh ile beraber onlara karşı savaşmak için orduya katıldı. (Ebû Mûsâ er-Ru'aynî, el-Câmi, 4/275)

6- Muslim, Hadis no: 21.

7- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.

8- Muslim, Hadis no: 20; Ebû Dâvûd, Hadis no: 1556; Tirmizî, Hadis no: 2607.

9- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


[Müslüman İçin En Önemli Şey Tevhid ve Şirkin Arasını Ayırt Etmektir]

Bugün, Müslüman için en ehemmiyetli hususlardan biri, Allâh'ın kıyamet gününe kadar mahlûkatı için kıldığı hüccetlerinden biri olan bu kıssa üzerinde düşünmesidir. Herkim iyice bu husus üzerinde düşünürse, bilhassa da Allâh'ın bu kıssayı avamın arasında meşhur kıldığını, âlimlerin, Ebû Bekir Radiyallâhu Anh'ın bu hususta isabetli olduğuna dair icma ettiklerini ve onlarla savaşma hususunda duraksamamış, dahası hemen savaşmaya başlamış olmasını da onun en büyük faziletlerinden ve ilminden saydıklarını bildiğinde...

Sahabeye müşkül gelen delil ile Ebû Bekir Radiyallâhu Anh'ın istidlal ederek onlara karşı delil getirmesinden dolayı, âlimler onun fehiminin çokluğunu anladılar. Mesele her ne kadar Kuran ve Sünnet'te açıklanmış olsa da, Ebû Bekir Radiyallâhu Anh onları bizzat delilin kendisiyle reddetti.

Kuran'a gelince, Allâhu Teâlâ'nın şu buyruğudur:

"Haram aylar çıkınca bu Allâh'a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın." (et-Tevbe, 9/5)

Sahîhayn'da Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğu geçmektedir:

"Allâh'tan başka -ibadete layık, hak- ilah olmadığına ve Muhammed'in Allâh'ın Rasûlü olduğuna şehadet edinceye, namaz kılıncaya ve zekât verinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Eğer bunu yaparlarsa kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. Ancak İslâm'ın hakkı müstesna. Hesapları ise Allâhu Teâlâ'nın katındadır."10

İşte bu, avamdan aklı kıt birinin nezdinde dahi apaçık olan Allâh'ın Kitabı'dır, bu da Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in kelamıdır, bu da sana zikretmiş olduğum âlimlerin icmasıdır. [Bunlardan sonra sen kimi istiyorsun? Bundan sonra sadece uzak bir sapıklık veya her azgın şeytanın ayartması bulunur.]11



10- Benzer lafızlarla Buhârî, Hadis no: 25; Muslim, Hadis no: 22.

11- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


[La İlahe İllallâh'ı Söyleyip de Muhalefet Eden Kişi]

Sana bunu iyice bildirecek şey, bunun zıddını bilmendir ki bu, zamanımızın âlimlerinin şöyle demesidir: "Her kim La İlahe İllallâh derse Müslümandır, malı ve canı haramdır; tekfir edilmez ve onunla savaşılmaz." Hatta onlar bu sözleri; öldükten sonra dirilmeyi yalanlayan, şeriatın hükümlerini[nin hepsini]12 inkâr eden ve kendi batıl şeriatlarının Allâh'ın hakkı olduğunu ileri süren, velev ki onlardan birisi Allâhu Teâlâ'nın şeriatına göre bir hasmının mahkeme edilmesini istese bu adamı münkeratın en kötüsünü işlemiş sayan bedeviler hakkında açıklarlar. Aksine çoğunluğu; Kuran'ı başından sonuna kadar inkâr eder, Rasûl Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in dinini de bütünüyle reddeder ve bunları dilleriyle ikrâr etmekle beraber atalarının ihdas ettiği şeriatın Allâh'ın şeriatını inkâr etmek olduğunu da ikrâr ederler.

Bütün bunları zamanımızın âlimleri de itiraf eder ve derler ki: "Bunlarda İslâm adına hiçbir şey yoktur! [Lakin her kim La İlahe İllallâh derse Müslümandır, malı ve canı haramdır; velev ki bu kişinin yanında İslâm adına hiçbir şey olmasa da!]13"

İşte bu görüşü halk da âlimlerinden almıştır. Böylece onlar, Allâh ve Rasûlü'nün beyan ettiklerini inkâr etmişlerdir. Bilakis bu konuda Allâh ve Rasûlü'nü tasdik edenleri tekfir ederek şöyle dediler: "Her kim bir Müslümanı tekfir ederse, küfre girer." Onların indinde Müslüman, diliyle La İlahe İllallâh demesi haricinde İslâm adına hiçbir şeyi olmayan kimsedir. Bu kişi ise -ilmî, akidevî ve amelî açıdan- İslâm'ı fehmetmekten ve İslâm'ın talep ettiklerini tahkik etme hususunda insanların en uzağıdır.



12- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.

13- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


[Mükellefin Üzerine Düşen En Mühim Mesele Küfür ve İslam Meselesidir]

Allâh sana rahmet etsin, (bunları düşündüğünde) bil ki; bu mesele, senin üzerine düşen her şeyden daha mühim olan meseledir. Çünkü bu mesele, küfür ve İslâm meselesidir. Eğer onları tasdik edersen -Kuran, sünnet ve icmadan sana anlattığımız üzere- Allâhu Teâlâ'nın Rasûlü Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'e indirdiğini inkâr etmiş olursun. Eğer sen Allâh'ı ve Rasûlü'nü tasdik edersen, sana düşman olur ve seni tekfir ederler.

Bu mesele hakkındaki Kuran'a ve Rasûl Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'e karşı gerçekleşen söz konusu sarih küfür, doğusundan batısına yeryüzünde şöhret bulmuş durumdadır ve bundan azınlığın da azı dışında kimse kurtulamamıştır.

Eğer cennete girme arzun ve cehennemden korkun varsa; bu konuyu Kitap ve sünnetten araştır, öğren ve yeniden incele. Ona duyduğun şiddetli ihtiyaç sebebiyle ve İslam ile Küfür meselesi olduğu için, bunu talep etme hususunda ihmalkâr davranma ve şöyle de: Allâh'ım! Bana rüştümü bahşet, [beni nefsimin şerrinden koru,]14 Kendin hakkında beni fehimli kıl, katındaki ilimden bana öğret ve yaşattığın müddetçe beni saptırıcı fitnenin şerrinden koru.

Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in namazında kendisiyle dua ettiği sahih olan bu duayı çokça et. Bu dua şöyledir: "Ey Allâh'ım! Cibril, Mikail ve İsrafil'in Rabbi olan, gökleri ve yeri yaratan, görüneni ve görünmeyeni bilen! Sen hakkında ihtilafa düştükleri meselelerde kulların arasında hüküm verensin. Hakkında ihtilafa düşülen meselelerde izninle beni hakka hidayet et. Sen dilediğini doğru yola hidayet edersin."15

Kendisine şiddetli bir şekilde ihtiyaç duyulduğu için meseleye dair izahatı ve delilleri arttıracağız. Deriz ki:



14- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.

15- Muslim, Hadis no: 770; Ebû Davud, Hadis no: 767; Tirmizî, Hadîs no: 3420; Nesâ'î, Hadis no: 1625; İbnu Mâce, Hadis no: 1357.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

Tevhîd Müdafaası


[La İlahe İllallâh Diyenin Tekfir Edilebileceğine Dair Deliller]

[Birinci Delil: Benû Hanîfe]


Akıl sahibi bir kimse, bu izahat ve delillerden olan bir kıssayı kavrasın! Bu kıssa ise şöyledir: Benû Hanîfe, riddet ehlinin en meşhurlarıydı. Onlar, avamın riddet ehlinden bildiği kimselerdir ve insanlar nezdinde riddet ehlinin en kötüsü ve küfür bakımından en ileridekileridir. Bütün bunlara rağmen Allâh'tan başka -ibadete layık, hak- ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun Rasûl'ü olduğuna şehadet ederlerdi, ezan okur ve namaz kılarlardı. Bunun yanı sıra onların çoğu, Raccâl ile beraber şahitlik yapan şahitler sebebiyle Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in kendilerine bunu (Museylime'yi tasdik etmeyi) emrettiğini zannederdi.

İşte bunu bilen ve bu hususta şekke düşmeyen kimse ise şöyle der: "Herkim La İlahe İllallâh derse, İslâm'la hiçbir alakası olmasa, dahası, İslâm'ı terk edip kasıtlı olarak onunla alay etse bile Müslümandır."

Kalpleri [ve bakışları]16 dilediği şekilde evirip çeviren Allâh'ı tenzih ederiz! İnsanların en cahillerinden olsa bile, aklı olan birinin kalbinde, Benû Hanîfe'nin hâlinin zikretmiş olduğumuz şekilde olmasına rağmen küfre girdikleri bilgisi ve İslâm'ı bütünüyle terk etseler de onu inkâr etseler de onunla kasıtlı olarak alay etseler de La İlahe İllallâh dedikleri için bedevilerin Müslüman olması nasıl bir araya gelir? Lakin ben Allâh'ın her şeye gücü yeten olduğuna şehadet ederim. Allâh'tan kalplerimizi dini üzerinde sabit kılmasını, bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltmemesini ve bize katından bir rahmet ihsan etmesini diliyoruz. Kuşkusuz ki O Vehhâb'dır.



16- Köşeli parantez içerisindeki ibare ed-Durar'us Seniyye'de geçmektedir.
قَالَ ابْنُ عَقِيل رَحِمَهُ اللهُ: «إذَا أَرَدْت أَنْ تَعْلَمَ مَحَلَّ الْإِسْلَامِ مِنْ أَهْلِ الزَّمَانِ فَلَا تَنْظُرْ إلَى زِحَامِهِمْ فِي أَبْوَابِ الْجَوَامِعِ، وَلَا ‌ضَجِيجِهِمْ فِي الْمَوْقِفِ بِلَبَّيْكَ، وَإِنَّمَا اُنْظُرْ إلَى مُوَاطَأَتِهِمْ ‌أَعْدَاءَ الشَّرِيعَةِ.»
İbnu Akîl Rahimehullâh dedi ki: "Zamane insanlarda İslam'ın yerini bilmek istersen, camilerin kapısındaki izdihamlarına ve mevkıfte Lebbeyk diye bağırtılarına bakma! Yalnızca onların şeriat düşmanlarıyla uzlaşmalarına bak!" (İbnu Muflih, el-Âdâb'uş Şerîa, 1/237)

🡱 🡳

Benzer Konular (5)