MUSİBETLERİN FERT VE TOPLUMLARA GELiŞ SEBEBLERİ
GÜNAHLAR MÛSİBETLERİN SEBEBİDİR
Bismillahirrahmanirrahim
“Başınıza gelen her musîbet, kendi ellerinizle işledikleriniz (günahlar) yüzündendir. (Bununla beraber) Allah, çoğunu affeder.” (Şûrâ, 42/30)
İbn Teymiyye Rahmetullahi Aleyh Mecmû'u'l-Fetâvâ, (8/64) isimli eserinde bu ayet hakkında şöyle demiştir:
“Kula gelen nimetleri şüphesiz ona Allah vermiştir. Ona gelip çatan kötülüklerin sebebi ise günahları ve masiyetleridir.
Nitekim yüce Allah:
"Size isabet eden her musibet ellerinizle kazandıklarınız sebebi iledir." buyurmaktadır.
Yine yüce Allah: "Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana gelen her fenalık da kendindendir." (Nisa. 79) buyurmuştur.
Yani sana verilen bolluk, yardım ve hidâyeti sana Allah nimet olarak vermiştir. Sana gelip çatan üzüntü, zillet ve kötülüklerin sebebi ise işlediğin küçük büyük günahlarındır. Bununla birlikte her şey Allah'ın meşieti, kudreti ve yaratması ile olur. Dolayısı ile kulun Allah'ın kaza ve kaderine iman etmesi aynı şekilde Allah'ın şeriatine ve emrine de kesin inanması bir sorumluluktur.”
İnsanın Alemlerin Rabbi olan Allahu Teala'yı tanımayarak azması ve nerdeyse hiçbir ahlaki değeri kabul etmemesinden dolayı, Allah Teâlâ insana ve tabiata çeşitli müdahalelerde bulunmuştur.
Yüce Kitabımız Kur'an-i Kerim'de helak olup yıkıma uğratılan kavimlerin sel, fırtına, deprem vs gibi doğal afetlerle gelen musibetler neticesinde cezalandırılmışlardır.
KAVİMLERİ HELAKE GÖTÜREN GÜNAHLAR:
İmansızlık (Enbiyâ, 21/6.), Peygamberleri ve getirdiklerini yalanlamak (A'râf, 7/78; Enfâl, 8/53-54.), zulmetmek (Kehf, 18/59; Yûnus, 10/13,14.), kendilerine verilenler dolayısıyla şımarıklık etmek, (En'âm, 6/45; Sebe‟, 34/34-35; Zuhruf, 43/24), yeryüzünde fesat çıkarmak, bozgunculuk yapmak (Bakara, 2/205.), hile ve tuzak kurmaktır. (En‟âm, 6/123-124; Fâtır, 35/43.)
Bu Kavimlerin Ortak Özellikleri:
Bu kavimlerde Allaha şirk (ortak) koşmak, O'na boyun eğmeyip isyan etmek, kibirlenmek, insanların mallarına, canlarına haksız yere tecavüz etmek, müslümanlara karşı baskı ve zulüm uygulamak, eşcinsellik gibi cinsel sapıklıklar vardır.
Allah-u Teala kitabında geçmiş toplumların hallerinden bahsederken, bu toplumların küfürleri ve işledikleri günah/masiyet nedeniyle azaba uğratıldıklarından sık sık bahseder.
Kur'an-i Kerim'de açıkça gördüğümüz üzere Bir toplum verilen uyarılara kulak asmayarak ıslah olma yoluna girmiyor, günahlara dalıyorsa, hiçbir ikaza aldırmıyor, haktan büsbütün yüz çeviriyorsa artık Allah'ın azaplarından birine uğraması kaçınılmazdır.
“Onlardan önce de Nûh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da Peygamberleri yalanlamışlardı. İşte onlar da (böyle) gruplardı. (O grupların) her biri peygamberleri yalanladı da onları cezalandırmam hak oldu.” (Sâd, 38/12-14.)
MUSİBETLERİN FERDE VE TOPLUMA BAKAN YÖNLERİ
Musîbetin ferde bakan tarafının en az derecesi bir müminin ayağına diken batması (Buharî, Marda,1; Müslim, Bir, 52) gibi bir hadise oluştururken; malını evladını ya da vücudun azalarını kaybetmesi gibi hadiseler de en büyük seviyeyi oluşturur.
Bahsettiğimiz bu iki durum toplumsal musibetlerde de görülür.
Buğday kurdu, pire ve çekirge gibi Haşerelerin ve kurbağaların musallat edilmesi (A'raf, 133) en az seviyeyi ifade ederken, Ebrehe ve ordusunun başlarına taş yağması (Fil 3-4), Lut Aleyhisselam'ın kavminin yerin dibine geçirilmesi (Necm Suresi 53), İsrailoğulları'nın maymuna çevrilmesi (A'râf 166) Hud Aleyhisselam'ın gönderildiği Âd kavminde olduğu üzere uğultulu azgın bir fırtınayla (rüzgarla) (Hakka,6) toptan helak edilmeleri üst seviyeyi anlatmaktadır.