Mühim bir ikaz: Şeyhulislam İbnu Teymiyye rahimehullah'a sorulan soru ve soruya verdiği cevap dikkatle incelenirse burada ilim ehliyle alakalı konuştuğu görülür. Yani dört mezhepten birisinde uzmanlaşan birisi, kendi mezhebinin görüşünün daha sahih hadislerle çeliştiğini görürse hadise tabi olup mezhebini terketmek şeklinde hareket etmelidir. Maalesef haleften bir çokları bu durumda bile kadının ve müftünün kendi mezhebinin dışına çıkarak hadisle fetva vermesini kerih görmektedir. Neticede mevzu ilim ehlinden olup fıkhi görüşlere vakıf olan, hadislerin de sahihini zayıfını ayırd etme yeteneğine sahip olan kimselerle alakalıdır. Bu ilimlere vakıf olmayan avamdan birisinin rasgeldiği bir hadisi alıp hadisin manasını bile doğru dürüst fıkhetmeden sözkonusu hadisten anladığı şeyle amel etmesi ve alimlerin görüşlerini terketmesi ise caiz değildir. Bunu ancak sözkonusu hadisle alimlerden bir topluluğun amel ettiğini bildiği takdirde onlara ittibaen yapabilir, aksi takdirde belki şazz olan, belki mensuh olan ya da zayıf olan bir hadisle amel etme durumuna düşebilir. Şunu da belirtelim ki herkes gücü oranında Allah ve Rasülüne tabi olmakla mükelleftir, lakin herkes Allah ve Rasülünün muradını aynı oranda anlamayabilir. Bilhassa hakkında açık delil olmayan içtihadi meselelerde bu böyle olduğundan dolayı alimlerin bilinen görüşlerine muhalif gibi görünen bir hadisle karşılaşıldığında acele edilmemeli, bilakis mevzu sahih kaynaklardan araştırılmaya çalışılmalıdır. Hakkında açık nass olan konularda ümmet nezdinde muteber olan bir alimin bilerek muhalefet etmesi sözkonusu olmaz, bu tür şeyler genelde kapalı mevzularda sözkonusu olur. Böyle içtihadi konularda konuşmak da müçtehidin işidir, avamın işi değildir. Günümüzde bir çokları bu hususlarda ifrata ya da tefrite düştükleri için yanlış anlamalara mahal vermemek amacıyla ikazda bulunmak istedik. Vallahu a'lem.