Fasıl{İmam Osmân bin Sa'îd ed-Dârimî Rahimehullâh'ın Görüşünün Zikri}İmam, doğunun hafızı, Şeyhulislam, Osmân bin Sa'îd ed-Dârimî, en-Nakdu alâ Bişr'il Merîsî adlı eserinde -ki Zehebî, "O bir cilttir ve onu Ebû Hafs (İbn) el-Kavvâs'tan dinledik" dedi- şöyle dedi:"Müslümanların söz birliği ettiklerine göre Allâh göklerinin üstünde Arşının üzerindedir. Kıyamet gününden önce yeryüzüne nüzul etmez... Müslümanlar, kıyamet gününde kulları arasında hüküm vermek ve onları hesaba çekmek için nüzul edeceğinden ve nüzulünden dolayı gökyüzünün yarılacağından şüphe etmemişlerdir... Müslümanlar, Allâh'ın dünyevî işlerden bir şey için kıyamet gününden önce yeryüzüne nüzul etmediği hususunda şüpheye düşmediklerinde insanlara ceza olarak gelen şeyin de ancak O'nun emri ve azabı olduğunu yakinen bilmişlerdir. Bundan dolayı Allâhu Teâlâ'nın şu buyruğu:﴿فَأَتَى اللَّهُ بُنْيَانَهُمْ مِنَ الْقَوَاعِدِ﴾
"Allâh, binalarının temellerinden geldi." (en-Nahl, 16/26)Buradaki (Allâh'ın gelmesi), ancak O'nun emri ve azabının gelmesidir."[186]Bu kitabının başka bir yerinde, hululden bahsettiğinde şöyle dedi: "Yazıklar olsun sana! O, kemaliyle, cemaliyle, azametiyle ve şanıyla göklerinin üstünde Arşının üzerindedir, yaratılanların hepsinin üzerindedir, en yüksek mekândadır ve en zahir mekândadır, öyle ki orada hiçbir mahluk yoktur, hiçbir insan yoktur ve hiçbir cin yoktur diyen kişinin görüşünün yanında bu görüş mü Allâh'ı kötülüklerden daha iyi tenzih eder? Bu iki topluluktan hangisi, Allâh [ve mekânı] hususunda daha bilgin ve O'na daha fazla tazim ve saygı gösteriyor?" [187] Bu kitapta dedi ki: "O'nun ilmi, Arşının üzerinden onları kuşatmıştır. Görmesi onlara nüfuz etmiştir. O, kemali ile Arşının üstündedir... Kendisi ile yeryüzü arasındaki mesafenin uzaklığına rağmen yeryüzündekileri bilir." [188] Başka bir yerde de şöyle dedi: "Kuran, Allâh'ın kelamı ve sıfatlarından bir sıfattır. Kuran, Kendisinden çıkmasını dilediği şekilde çıkmıştır. Allâh; kelamı, ilmi, kudreti, saltanatı ve tüm sıfatlarıyla beraber mahlûk değildir ve de kemaliyle birlikte arşının üzerindedir." [189] Başka bir yerde, ruh ve kabzedilmesi hakkındaki uzun Berâ bin Âzib hadisini zikretti ki o hadiste şöyle geçer: "(Ölünün) ruhu yükseltilir nihayet yedinci kat semaya ulaşır" ve hadisi zikrederek sonrasında şöyle dedi: "Allâhu Teâlâ'nın:﴿لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ﴾
"Gök kapıları onlar için açılmaz." (el-A'râf, 7/40)Kavli, Allâh'ın semanın üstünde olduğuna dair açık bir delalettir. Şayet semanın üstünde olmasaydı, ruh ve ameller [semaya] yükseltilmezdi, semanın kapıları bir kavim için kapanmaz, başkaları için de açılmazdı." [190] Başka bir yerde dedi ki: "Lakin şöyle deriz: Azim bir Rab ve büyük bir meliktir. Göklerin ve yerin nurudur. Göklerin ve yerin ilâhıdır. Onun dışındaki mekânlarda değil de yedinci kat semanın üstündeki azim ve mahlûk olan arşın üzerindedir. Kim O'nu bu şekilde bilmezse, O'nu ve arşını inkâr etmiş olur." [191] Dedi ki: "Müslümanların ve kâfirlerin sözleri, Allâh'ın semada olduğu hususunda ittifak etmiş ve O'nu bu şekilde tanımıştırlar. Ancak Merîsî ve ashabı bunun dışındadır! Buluğa ermemiş çocuklar bile O'nu bu şekilde bilirler." [192] Husayn hadisini nakletti:«كم تعبد؟ قال: ستة في الأرض، وواحدا في السماء، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: من الذي تعده لرغبتك ورهبتك؟ قال: الذي في السماء»
"Kaç ilâha ibadet ediyorsun?" Husayn dedi ki: "Yeryüzünde bulunan altı ilâha, semada olan bir ilâha." Nebî Sallallâhu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Arzular ve çekinerek korkma hususlarında bunlardan hangisine ilâh olarak itibar ederdin?" Dedi ki: "Semadakine!" [193] [194] Rasûlullâh Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'in cariyeye söylediği "Allâh nerededir?" kavli [195] hakkında da şöyle söyledi: "Bu hadiste, "O her yerdedir; Allâh nerede şeklinde nitelendirilemez, bilakis O nerededir demek imkânsızdır" diyenin yalanlanması söz konusudur. Allâh mahlûkatından ayrı olarak göklerinin üstündedir. Herkim O'nu bu şekilde bilmezse, kendisine ibadet etmiş olduğu ilâhını bilmiyordur." [196] Bu sözlerin hepsi Osmân bin Sa'îd [ed-Dârimî'n]in bahsedilen kitabında geçmektedir. [197] Osmân bin Sa'îd, kendisi hakkında Ebu'l Fadl el-Karrâb'ın şöyle dedi kişidir: "Ben Osmân bin Sa'îd gibisini görmedim. Osmân da kendisi gibisini görmüş değildir." [198] Edebi İbn'ul A'râbî'den, fıkhı el-Buveytî'den, hadisi ise Yahyâ bin Ma'în ve Alî İbn'ul Medînî'den tahsil etti. İlim ehli onu övmüştür.
[186] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 120-121.
[187] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 170.
[188] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 166.
[189] Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 348.
[190] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, er-Raddu ale'l Cehmiyye, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 72.
[191] Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 165.
[192] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 78.
[193] Yakın lafızlarla Tirmizî, Hadis no: 3483.
[194] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, en-Nakdu ala'l Merîsî, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 77.
[195] Muslim, Hadis no: 537.
[196] Yakın lafızlarla Ebû Sa'îd Osmân bin Sa'id ed-Dârimî, er-Raddu ale'l Cehmiyye, el-Mektebet'ul İslâmiyye, sf. 52-53.
[197] Müellif Rahimehullâh bu sözlerin hepsini Dârimî'nin "en-Nakdu ala'l Merîsî" ve "er-Raddu ale'l Cehmiyye" isimli kitaplarından nakletmiştir.
[198] Yakın lafızlarla Zehebî, Tezkirat'ul Huffâz, 2/146-147.