رِسَالَةٌ أُخرَى فِي كَلِمَةِ التَّوْحِيدِ
وَكَوْنُهَا تَنْفِى أَرْبَعًا وَتُثْبِتُ أَرْبَعًا
Kelime-i Tevhîd Ve Onun Dört Şeyi Nefyedip
Dört Şeyi İsbât Etmesi Hakkında
Diğer Bir Risâle1
Muhammed bin Abd'il Vehhâb Rahimehullâh
Şeyh'ul İslâm Rahimehullâhu Teâlâ şöyle demiştir:
Allâh sana rahmet etsin, bil ki; La ilahe illallâh'ın manası nefiy (red) ve isbâttır (kabûldür). Dört şeyi nefyeder, dört şeyi de isbât eder.
İlahları, Tâğûtları, Niddleri (Eşler, Denkler ve Ortaklar) ve Rabbleri nefyeder:
İlahlar: Senin hayrı celbetmen ve zararı defetmen için yöneldiklerindir. Böylece sen onu ilah edinmiş olursun.
Tâğûtlar: Kendisine ibâdet edilen ve buna râzı olan veya ibâdet edilecek birisi gibi takdîm edilen kimselerdir. Tıpkı Semmân, Tâc veya Ebû Hadîde gibi.
Niddler (Eşler, Denkler ve Ortaklar): Aile, (oturulan) mesken, aşîret veya mal cinsinden olup da seni İslâm dîninden alıkoyan her şey "nidd"dir. Bu, Allâhu Teâlâ'nın şu kavlinden dolayıdır:
"İnsanlar içinde, Allâh'tan başkasını niddler (eşler, denkler ve ortaklar) edinenler vardır ki onlar, bunları Allâh'ı sever gibi severler..." (el-Bakara 2/165)
Rabbler: Sana hakka muhâlefet yönünde fetvâ veren ve senin ona itaât ettiğin kimsedir. Bu ise Allâhu Teâlâ'nın şu kavlinin doğrulanmasına vesîledir:
"(Yahûdîler) bilginlerini (hahamlarını; Hristiyanlar da) râhiplerini Allâh'tan başka rabler edindiler, Meryemoğlu (Îsâ) Mesîh'i de! Oysa onlar tek bir ilaha ibâdet etmekten başkasıyla emrolunmamışlardı. O'ndan başka -ibâdete lâyık, hak- ilah yoktur. O, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir." (et-Tevbe 9/31)
(Kelime-i Tevhîd) Dört şeyi de isbât eder:
Kasd (Yönelmek): Senin başkasına değil, sadece Allâh'a kastetmendir (yönelmendir).
Ta'zîm (Yüceltmek) ve Muhabbet (Sevgi): Bu, Allâh Azze ve Celle'nin şu kavlinden dolayıdır:
"...Îmân edenlerin ise Allâh'a olan sevgileri daha güçlüdür..." (el-Bakara 2/165)
Havf (Korku) ve Recâ (Ümit): Allâhu Teâlâ'nın şu kavline binâen:
"Allâh sana bir sıkıntı verirse onu O'ndan başkası gideremez. Sana bir iyilik dilerse; O'nun fazlını engelleyecek yoktur. Onu kullarından dilediğine verir. O Gafûr'dur (günâhları bağışlayandır), Rahîm'dir (rahmet sâhibidir)." (Yûnus 10/107)
Her kim bunları bilirse muhakkak ki Allâh'tan başka¬sıyla alâkasını kesmiş olur. Ona bâtılın soğuk çehresi asla büyük gelmez. Nitekim Allâhu Teâlâ, İbrâhîm -Salât ve Selâmların En Güzeli Bizim Nebîmizin ve Onun Üzerine Olsun- hakkında, onun putları kırması ve kavminden teberri etmesini haber vermiştir. Allâhu Teâlâ'nın şu kavline binâen:
"İbrâhîm ve onunla beraber olanlarda, sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kavimlerine demişlerdi ki: Biz sizden ve sizin Allâh'tan başka ibâdet ettiklerinizden uzağız. Sizi reddettik..." (el-Mümtehine 60/4)
1- El-Cevâhir'ul Mudiyye, 34-35 (Mecmûat'ur Rasâ'il ve'l Mesâ'il'in Necdiyye içinde 4/34-35).